GENEL
MEHMET MOLLAİSMAİLOĞLU Tarafından Tarihinde yazıldı
Bu yazı 10.243 defa okundu

Vergi İncelemesi Sonucu Tarh Eden Vergi ve Cezalar Gider Yazılır mı?


I- GİRİŞ

Gelir vergisi mükellefleri gelirin unsurunu oluşturan ve GVK’nın 1 maddesinde, Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.” şeklinde tanımı yapılmakta olup, GVK’nın 2. maddesinde gelirin unsurları sayılmıştır. Mükellefler gelir elde etmesi münasebetiyle birtakım giderlere katlanmak zorumdadır. Vergi inceleme raporlarına istinaden sonradan tarh eden vergilerin ve vergi cezalarının dönemsellik ilkesi gereği dikkate alınması gerekmektedir.

İnceleme: 213 sayılı VUK’un 135. mad­desinde belirtilen kişilerce gerçekleştirilen, yetkili makam veya mercilerin onay ve emirleri üzerine veya ihbara ya da şikâyete konu olan hususların tespitinin veya aksaklık, noksanlıklarının ilgili vergi kanunları yönünden irdelenmesi ve değerlendirilmesi çalışmalarının bütünüdür.

213 sayılı VUK’un 134. mad­desinde, “vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğ­ruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak” olduğu hüküm altına alınmış, vergi incelemesine yetkili olanlar ise VUK’un 135. maddesinde, “Vergi incelemesi, Vergi Müfettişleri, Vergi Müfettiş Yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.” şeklinde kimin yetkili oldukları kanunda hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un devam eden maddelerinde vergi incelemesinin ne zaman yapılacağının “mükellefe önceden haber verilmesi mecburi olmadığı ve İnceleme, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabileceği, evvelce inceleme yapılmış veya matrahın re’sen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani olmayacağı” hüküm altına alınmıştır.

Vergi incelemeleri sonucu tespit edilen hususlar vergi inceleme raporu ile ortaya konmaktadır. Bu raporlarda, yapılan incelemeler sonucu resen ve ikmalen tarh edilen vergiler, bulunan matrah farkları ve kesilmesi önerilen cezalar yer almaktadır. Mükellefler dilerse bu raporlar sonucu düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerine karşı, yargı yoluna gidebilir, cezalarda indirim talebinde bulunabilir ya da sorunun idari aşamada çözülmesini isteyerek, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma müessesesinden faydalanabilir. Bu makalemizde ise yapılan incelemeler sonucunda tespit ve tenkit edilen hususlarla ilgili olarak düzenlenecek vergi inceleme raporlarında bulunan matrah farkları üzerinden tarhı önerilen vergiler, kesilmesi önerilen vergi cezaları ile hesaplanması gereken gecikme faizlerinin mükellefler tarafından gider olarak dikkate alınabilecek mi sorusuna cevap aranacaktır.

II- VERGİ ŞUÇLARI VE CEZALARI

Çalışmamızın bu bölümünde öncelikle VUK’un ilgili maddelerinde düzenlenen vergi suçları ve cezaları tanımlanacaktır. İlerleyen bölümlerde ise ceza kesmeye yetkisi ve zamanaşımı yönünden değerlendireceğiz.

Vergi inceleme raporuna istinaden verginin eksik ödemeleri veya usulsüzlükler tespit edildi ise vergi mükellefi veya sorumlusuna VUK ‘da belirtilen cezaları uygulayabilir.

Usulsüzlük Cezaları; VUK’un 351. maddesinde, “Vergi kanunlarında belirtilmiş olan şekil ve usullere riayet edilmemesi durumunda uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.” Usulsüzlük cezası I. derece usulsüzlük ve II. derece usulsüzlük cezası olarak ikili bir tasnife tabi tutulmuştur.

Özel Usulsüzlük Cezaları; VUK’un 353. maddesinde, “Vergi kanunları uyarınca düzenlenmesi gereken belgelerin düzenlenmemesi, alınıp verilmemesi ve Günlük işlenmesi gereken defterlere kayıtların yapılmaması muhasebe standartları ve hesap planına uyulmaması. Vergi incelemesi sırasında bilgi vermekten çekinilmesi gibi durumlarda kesilecek cezadır.”

Vergi Ziyaı Cezası; VUK’un 341. maddesinde, “Vergi ziyaı, mükellef veya vergi sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Vergi ziyaı cezası da mükellefin vergi ziyaına sebebiyet vermesi nedeniyle uygulanacak olan cezadır.”

Kaçakçılık cezaları; kaçakçılık suç ve cezaları VUK’un 359. maddesinde sıralanmış olup; “mükellef veya vergi sorumlusunun kasıtlı olarak vergi kaybı yaratması sonucu uygulanacak cezalardır.”

Gecikme faizi; VUK’un 112. maddesinde açıklandığı üzere; “ikmalen, re’sen veya idarece tarhiyatlarda, 6183 sayılı AATUHK kapsamında tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır.” hükümleri yer almaktadır.

Vergi inceleme raporuna istinaden tespit edilen matrah farkı üzerinden tarh eden vergi ve vergi cezalarını kesme yetkisi, mükellefin bağlı bulunduğu ver­gi dairesine aittir. VUK’un 4’üncü maddesinde; “Vergi Dairesi” mükellefi tespit eden, vergiyi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire” olarak hüküm altına alınmıştır.

III- VERGİ VE VERGİ CEZALARI GİDER OLARAK GÖSTERİLEBİLİR Mİ?

Çalışmamızın bu bölümünde Vergi inceleme raporuna istinaden tarh eden veya takdir komisyonunca tarh eden vergiler ile vergi cezaları öncelikle kanunun 90.maddesine göre ve ilerleyen bölümlerinde ise GVK’nin 40/6. maddesi kapsamında gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı açıklanacaktır.

193 sayılı GVK’nIn 37. maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” şeklinde tanımı yapılarak bu kapsama giren faaliyet­ler sayılmıştır. GVK’nin 40’nci maddesinde ise: “Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir: denilmiş bentler şeklinde aşağıdaki gibi sayılmıştır.

  1. Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. (İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.)
  2. Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla), 27. maddede yazılı giyim giderleri;
  3. İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar; ziyan ve tazminatlar;
  4. İşle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri (Seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartıyla);
  5. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri
  6. İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar;
  7. İşverenlerce, Sendikalar Kanunun hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar (şu kadar ki; ödenen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşamaz).
  8. İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (İşverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve ücretle ilişkilendirilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.). Bakanlar Kurulu bu oranı yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.

10.Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.

11.Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.) ticari kazancın tespitinde indirim olarak dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

GVK’ nın 41 maddesinde ise – Aşağıda yazılı ödemelerin gider olarak indirilmesi kabul olunmaz:

  1. Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.)
  2. Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komüsyonlar ve tazminatlar;
  3. Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler;
  4. Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler;
  5. Bu fıkranın 1 ile 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır.
  6. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitler ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)
  7. Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50’si (0) sıfır (Bakanlar Kurulu, bu oranı % 100’ekadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir).
  8. Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları
  9. Kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı. Belirlenecek oranı sektörler itibarıyla farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu, bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
  10. Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddî ve manevî zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri

Bu maddenin uygulanmasında, kolektif şirketlerin ortakları ile adi ve eshamlı komandit şirketlerin komandite ortakları teşebbüs sahibi sayılır. Denilerek indirilemeyecek giderler hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanun’un 90. Maddesinde ise; “Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez.” Denilerek hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda açıklanan kanun maddelerine göre; Vergi inceleme raporlarına istinaden tarh edilen vergi ve vergi cezalar ile hiçbir vergiye bağlı olmadan kesilen cezaların ticari kazancın beyanı aşamasında gider yazılması durumunda gider yazılan bu ödemelerin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekir.

Yukarıda açıklanan konuyu bir örnekle açıklarsak;

Tam mükellef kurum A’ nın 2013 yılındaki beyanı aşağıdaki gibidir.

Açıklama 2013 Yılı
Ticari Bilanço Karı 100.000,00
Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 10.000,00
Matrah 110.000,00
Hesaplanan vergi 22.000,00

Tam mükellef kurum A 2013 yılında 2012 yılı incelemeye girmiş vergi müfettişi BAY Muhammet MUTLU tarafından inceleme sonucu 50.000,00-TL tutarında matrah farkı tespit edilmiştir. Mükellef kuruma tarh eden 50.000,00 -TL kurumlar vergisi ve bir kat vergi zıyaı cezasını 27.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef kurum toplam 100.000,00- TL vergi ve vergi ziyai cezasını 2013 yılında gider olarak dikkate almıştır. Buna göre: GVK’ 90.maddesine göre; “Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisinin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez. Denilmektedir. Bu hükme istinaden mükellef kurumun olması gereken beyanı aşağıdaki gibi olması gerekir.

 Açıklama 2013 Yılı
Ticari Bilanço Karı 100.000,00
Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler 110.000,00
Matrah 210.000,00
Hesaplanan vergi 42.000,00

IV- DAMGA VERGİSİNİN GİDER YAZILABİLECEĞİ DÖNEM

Çalışmamızın bu bölümünde ilgili yılda beyan edilip ödenmeyen damga vergisinin mükellefin talebi veya vergi inceleme raporlarına istinaden daha sonraki dönemlerde tarh etmesi halinde, bu ödemenin hangi yılın ticari kazancından indirim konusu yapılabileceği açıklanacaktır. GVK’ nın 40/6. maddesi ne göre; “İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar; kazancın tespitinde dikkate alınması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı VUK’un 19. maddesinde, vergi alacağın doğumunu vergiyi doğuran olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülüne bağlanmıştır. 193 sayılı GVK’ nın 1’inci maddesine göre; “Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Gelir vergisi uygulamasında elde etme vergiyi doğuran olaydır. Gelirin elde edilme esası Gelir Vergisi Kanununun 2’nci maddesindeki gelire giren kazanç ve iratlara göre değişmektedir. “Elde Etme” esası kazanç türlerine göre aşağıdaki gibidir:

Vergi mevzuatında Ticari kazancının elde edilmesinde iki ilke, tahakkuk esası ve dönemsellik esası geçerlidir. Bir kazancın ne zaman tahakkuk ettiğinin tespiti aynı zamanda o kazancın hangi döneme ait olduğunun tespiti anlamını taşıdığından bu iki ilke birlikte değerlendirilmelidir. Bu nedenle öncelikli Türkiye Muhasebe Standartları kapsamındaki tahakkuk ilkesiyle vergi mevzuatındaki tahakkuk ilkesi arasındaki farkın belirtilmesi gerekmektedir.

Vergi kanunlarına göre tahakkuk: hasılat veya giderin içerik veya tutar olarak kesinleşmesidir. Ticari ve zirai Kazancın tespitinde, hasılatın veya giderin tahakkuku yeterli olup tahsilat kazancın tespitinde dikkate alınmaz. Kesinleşmeden maksat bir gelirin doğması veya bir giderin oluşmasıdır.

Dönemsellik ilkesinin doğrudan tanımı 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde yer almaktadır. Tanım şöyledir;

Dönemsellik kavramı: İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Bu kavramın işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan katlığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır.

Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde tahakkuk ilkesi ile ilgili açıklamalar kavramsal çerçevede yapılmıştır. Bu açıklamalara göre tahakkuk, unsur tanımına giren ve finansal tablolara alınma kriterlerini taşıyan bir kalemin finansal durum tablosuna (bilanço) ya da kapsamlı gelir tablosuna dâhil edilme sürecini ifade eder.Bu kapsamda vergi inceleme sonucu tarh eden damga vergisinin gider yazılması konusunu açıklarken öncelikle kısaca damga vergisini açıklayıp daha sonrada gider açısından değerlendireceğiz.

Damga 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde ; “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar Damga vergisine tabidir. Bu kanundaki kâğıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.”

Yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtlar, Türkiye’de resmi dairelere ibraz edildiği, üzerine devir veya ciro işlemleri yürütüldüğü veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalanıldığı takdirde vergiye tabi tutulur.”

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 2 inci maddesinde; “ Vergiye tabi kâğıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kâğıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhler de Damga Vergisine tabidir.”

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3 inci maddesinde damga vergisinin mükellefini tanımlamaktadır. Buna göre: “ Damga Vergisinin mükellefi kâğıtları imza edenlerdir. Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların Damga Vergisini kişiler öder. Yabancı memleketlerle Türkiye’deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtların vergisini, Türkiye’de bu kâğıtları resmi dairelere ibraz eden. Üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar öderler. Ancak bunlardan ticari veya mütedavil kağıt mahiyetinde bulunanların vergisini, bunları en evvel satan veya kabul veya başka suretle kullanan kişiler öder.”

Damga Vergisi makbuz karşılığı, istihkaktan kesinti yapılması veya basılı damga konulması şekillerinden biriyle ödenir. Bu ödeme şekillerinin hangi işlemler için ne suretle uygulanacağını tespite Maliye Bakanlığı yetkilidir. Damga Vergisi Kanunu’nun 17’inci maddesi aşağıdaki gibidir:

“Aşağıda yazılı kâğıtların Damga Vergisi pul yerine basılı damga konulması şekliyle de ödenebilir.

1 – Makbuz ve ibra senetleri,

2 – Faturalar,

3 – Ulaştırma ile ilgili kâğıtlar,

4 – Elektrik, havagazı, telefon ve su abonman mukavelenameleri,

5 – Maliye Bakanlığının müsaadesi alınmak şartıyla vergiye tabi diğer kâğıtlar”

Damga Vergisi Kanunu’nun 22’inci maddesi aşağıdaki gibidir:

“Makbuz karşılığı ödemelerde Damga Vergisi;

  1. a) Maliye Bakanlığınca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kâğıtların vergisi, ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmi altıncı günü akşamına kadar ödenir
  2. b) (a) bendi dışındaki hallerde, kâğıdın düzenlendiği tarihi izleyen on beş gün içinde vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve aynı süre içinde ödenir.

İstihkaktan kesinti şekliyle ödemelerde ödeme zamanı:

Genel bütçeli daireler dışında kalan ve istihkaktan kesinti yapmak durumunda bulunan daire ve müesseseler tarafından bir ay içinde kesilen Damga Vergisi, ertesi ayın 20 nci günü akşamına kadar ödemenin yapıldığı yer vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve 26 ncı günü akşamına kadar yatırılır.”

Vergi inceleme raporuna istinaden veya takdir komisyonunca tarh edilen Damga Vergisinin Aynı Yıl Gelir/Kurumlar Vergisi tenzili matrahından yukarıda belirtildiği üzere; kurum kazancının tespitinde o hesap dönemine ilişkin ve işletme ile ilgili olan damga vergilerinin gider olarak dikkate alınabileceği GVK’nın 40/6. maddesinde açıkça belirtilmiştir.

Çalışmamızda asıl belirtilecek husus, ilgili yılda tahakkuk edip gider yazılmayan damga vergisinin inceleme üzerine daha sonraki dönemlerde tarh edilip ödenmesi halinde, bu ödemenin hangi yılın ticari kazancından indirim konusu yapılabileceğidir.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke olan dönemsellik ve tahakkuk ilkesidir tahakkuk ilkesi gelir ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani gelir ve gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın ve borcun ödeme şartlarını da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir ve giderin ilgili olduğu döneme intikal ettirilmesi gerekmektedir Muhasebenin temel kavramlarından dönemsellik kavramı ve tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların ilgili olduğu döneme ait hasılat, maliyet, olarak dikkate alınması gerekir.

Vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen damga vergisinin, kesinleşmesi şartına bağlı olarak, aynı yıl için tarh edilen gelir vergisi (ticari kazanç için)/kurumlar vergisi matrah farkından tenzil edilmesi gerektiği yönündedir. İnceleme sonucu damga vergisi tarhiyatı ilgili olduğu dönemin kazancında gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Aksi durumda tarh edildiği gider hesaplarına intikal ettirilebileceğini zaman, dönemsellik ilkesine ters düşecek ve paranın reel değerinin karşısında mükellefi aleyhine sebebiyet vermektedir. Bu nedenle Mükellef kurumun söz konusu damga vergisini, kazancın ilgili olduğu dönemde gider hesaplarına intikal ettirmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Damga vergisinin hangi dönemde gider olarak dikkate alınması gerektiği yönünde vergi mahkemesinin kararlarında kazancın ilgili döneminde gider olarak dikkate alınası gerektiği hüküm altına alınmıştır. Gelir idaresi başkanlığının verdiği özelgede de kazancın ilgili yılında gider olarak dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

IV- SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde vergi incelemeleri sonucu tarh eden vergi ve vergi cezalarının gider olarak dikkate alınmaması gerekmektedir. Damga vergisi yönünden de gider olarak değerlendirilmektedir. Gider yazılacağı dönem de kazancın elde edildiği dönemde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

KAYNAK : E YAKLAŞIM TEMMUZ 2015
____________________
* Vergi Müfettiş Yrd.
Yazarlar : ‘MUHAMMET MUTLU’

Yorumları Görüntüle
Hiç yorum yapılmamış.