Şirkete Ait SGK İdari Para Cezasının Şirket Ortağından Alınamayacağı Yargı Kararıyla Kesinleşti
I- GİRİŞ
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun şirketlere, tüzel kişilere, şirket ortaklarına veya şahıslara gönderdiği icra ödeme emri tebligatlarına karşı ne yapılması gerektiği, büyük önem araz etmektedir.
Çünkü SGK, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde yer alan; “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun’un 51, 102 ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanun’un uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.” hükmünden hareketle, alacaklarının takip ve tahsilinde icra dairelerine tanınan yetkilerin aynısını kullanabilmektedir.
SGK, prim ve diğer her türlü alacağının tahsili için, 6183 sayılı Yasa kapsamında icra ödeme emri düzenlemekte ve ödeme emrine konu olan borçları tahsile çalışmaktadır.
Ancak, SGK’nın düzenlediği ödeme emrine konu olan her borcun ödenemeyeceği veya ödenmemesi gerektiğinin de bilinmesi gerekmektedir.
Bu makale çalışmamızda, SGK tarafından şirket ortaklarına gönderilen idari para cezası borçlarının şirketten tahsil edilmediği takdirde, şirket ortaklarınca ödenmemesi gerektiği konusunu, emsal Yargıtay kararıyla açıklamaya çalışacağız.
II- ŞİRKET ORTAKLARINA GÖNDERİLEN İDARİ PARA CEZASI BORÇLARININ HUKUKİ DURUMU
SGK, kanun veya yönetmelikle belirlediği yükümlülükleri yerine getirmeyen kişi, kurum veya kuruluşlara, brüt asgari ücreti esas alarak, idari para cezası tahakkuk ettirmektedir. İdari para cezasını gerektiren fiil ve durumların hangi olduğu ve bunlara hangi miktarlarda idari para cezası uygulanacağı, 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
SGK tarafından kişi, kurum veya kuruluşlara idari para cezası verilmesini gerektiren başlıca fiillerin; işe giriş bildirgesinin zamanında verilmemesi, aylık prim ve hizmet belgesinin zamanında verilmemesi, işletmenin tuttuğu defter, kayıt ve belgelerin SGK tarafından geçersiz sayılması vb. olduğunu söyleyebiliriz.
İşte, SGK, 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesinde hüküm altına alınan yükümlülükleri yerine getirmeyen gerçek veya tüzel kişilere, işletmelere, kurum veya kuruluşlara idari para cezası (İPC) tebligatı göndermektedir. Tebligatta tahakkuk etmiş borç tutarını, tebligatta belirlenmiş olan süre içinde ödemeyenlere ise, fiilin 102. maddedeki karşılığına göre idari para cezası icra ödeme emri göndermektedir.
III- YARGITAY KARARLARINA GÖRE İPC’NİN HUKUKİ DURUMU
Şirketlerin, SGK’ya olan borçlarını prim borçları ve idari para cezası borçları olarak ikiye ayırabiliriz. Gecikme zammı veya yasal faiz, her iki borç türü içinde feri olarak uygulanmakta olduğundan, ayrı bir kategori olarak değerlendirilmemiştir.
SGK’nın alacaklarını tahsil amacıyla düzenlediği ödeme emirleri genel olarak değerlendirildiğinde, SGK, hem prim alacakları için hem de idari para cezası alacakları için aynı ödeme emirlerini düzenlemekte 6183 sayılı Yasa kapsamında takibat yapmaktadır.
Yani, SGK için şirket borcunun prim borcu ya da idari para cezası borcu olması arasında fark bulunmamaktadır. SGK, her iki borç türü için de aynı hukuki süreci işletmektedir.
Ancak, konuyla ilgili Yargıtay kararlarına baktığımızda; idari para cezalarının şirkete ait bir borç olduğu, şirketin kişisel yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıktığı, prim ödeme borcundan farklı olarak ortağın değil şirketin Yasa’ya aykırı davranışının cezai yaptırımı olduğu, cezaların şahsiliği ilkesinin olduğu, bu ilke gereğince eylemi kim yapmışsa ondan istenmesi gerektiği, ortak sıfatıyla idari para cezasından şirket ortağının sorumlu tutulamayacağı şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Ayrıca, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 22.07.1998 tarih ve 4369 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 35. maddesi uyarınca, limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olmakta ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulmaktadırlar.
6283 sayılı Yasa’nın 35. maddesine göre, SGK, şirketin tüzel kişiliğinden tahsil imkanı olan alacakları için, şirket ortaklarına tahsilat ve takibat yoluna gidememesi gerekmektedir.
Şimdi, SGK’nın, şirket ortaklarına ödeme emri olarak gönderdiği idari para cezası borçlarının şirket ortaklarından SGK tarafından talep edilemeyeceğine dair örnek bir Yargıtay kararını okurlarla paylaşmak istiyoruz.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin Kararı’nda özetle; “Dava: Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, tarafların avukatlarının temyiz etmeleri üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının avukatının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının avukatının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; 506 sayılı Yasa’nın 140. ve 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesinde düzenlenen İdari para cezaları, prim ödeme borcundan farklı olarak yasaya aykırı davranışın cezai yaptırımı olup, bu cezadan, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince, eylemi kim yapmışsa o sorumludur. Somut olayda, davadışı Atlas … Ltd. Şti.’nin işveren sıfatıyla yasaya aykırı eylemi sonucu tayin edilen idari para cezasından sorumluluğu kişisel olup, BU CEZADAN ORTAK SIFATIYLA DAVACININ SORUMLU TUTULMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.”([1]) denilmektedir.
Üstte ilgili bölümlerini verdiğimiz örnek Yargıtay kararından anlaşılacağı üzere, şirketlere ait idari para cezası borçları, şirketlerin tüzel kişilik olarak şahsi yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle doğup oluştuğu için, şirket ortaklarının SGK’nın talep ettiği şirkete ait idari para cezası borçlarından sorumlu tutulması gerekmektedir.
IV- SONUÇ
Sosyal Güvenlik Kurumu, 5510 sayılı Yasa’nın 102. maddesi gereği, Kanun’da tanımlanan yükümlülükleri (sigortalı işe giriş bildirgesinin zamanında SGK’ya verilmemesi, aylık prim hizmet belgelerinin zamanında SGK’ya verilmemesi vb.) yerine yetirmeyen kişi, kurum veya kuruluşlara ödeme emri düzenleyerek idari para cezası borcu tahakkuk ettirmektedir. SGK, idari para cezası alacaklarını, prim alacakları gibi değerlendirdiği için, prim alacaklarıyla aynı hukuki takibatı yapmaktadır.
Ancak, konuyla ilgili Yargıtay kararlarına baktığımızda, Yargıtay, şirketin idari para cezası alacakları ile prim alacaklarını birbirinden farklı görmektedir. Söz konusu Yargıtay kararlarında; idari para cezalarının şirkete ait bir borç olduğu, şirketin kişisel yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıktığı, prim ödeme borcundan farklı olarak ortağın değil şirketin yasaya aykırı davranışının cezai yaptırımı olduğu, cezaların şahsiliği ilkesinin olduğu, bu ilke gereğince eylemi kim yapmışsa ondan istenmesi gerektiği, ortak sıfatıyla idari para cezasından şirket ortağının sorumlu tutulamayacağı şeklinde ifadeler kullanılarak, şirketin idari para cezası borcunun şirket ortağından istenemeyeceği muhteviyatlı kararlar verilmiştir.
Özetle, kendilerine şirket ortağı olduğu için, SGK tarafından idari para cezası borcu (ödeme emri) gönderilen kişilerin, bu yazıda verdiğimiz emsal Yargıtay kararını örnek göstererek, iş mahkemelerine dava açmaları durumunda, açacakları davayı kazanacaklarını ve borç yükünden kurtulacaklarını önemle belirtmek istiyoruz.
KAYNAK:
* Sosyal Güvenlik Uzmanı
[1] Yrg. 10. HD.’nin, 20.10.2014 tarih ve E. 2013/11824, K. 2014/19967 sayılı Kararı.
*‘DERDA AKCAN’