MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 27.11.2013 |
Sayı : 27575268-105[233-7268]-230 |
YENİ NESİL ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARDA FATURALI SATIŞLARIN BELGELENDİRİLMESİ |
Vergi Usul Kanunu uyarınca haricen düzenlenen faturalarla belgelendirilen ve bedeli EFT POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların bünyelerinde yer alan EFT POS’lar kullanılmak suretiyle tahsil edilen satış veya hizmet ifaları ile ilgili olarak, satış işleminin yeni nesil ödeme kaydedici cihazdan başlatılması, faturanın tarih ve numarası girilerek cihazda buna dair bir kayıt oluşturmak suretiyle işleminin sonlandırılması gerektiği hk.
Özelge talep formunda, … vergi numaralı mükellefi olduğunuz, şirketinizin motorlu araçların satışı, satış sonrası servis hizmeti ve otomotiv kiralama faaliyetlerinde bulunduğu belirtilerek, EFT-POS özelliği olan yeni nesil ödeme kaydedici cihaz kullanıldığında, fatura düzenleme sınırının üzerindeki satışlar için fatura düzenlenmesi durumunda mükerrer belge düzenlenmesine sebebiyet verileceğinden bahisle konu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
426 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 2 numaralı bölümünün son paragrafında Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesiyle Bakanlığımıza tanınan yetkiye dayanılarak “… satışı yapılan malları aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlara (perakende teslimde bulunan veya hizmet ifa eden) Vergi Usul Kanunu’na göre fatura vermek zorunda olmadıkları mal satışları veya hizmet ifalarının belgelendirilmesinde (06.12.1984 tarihli ve 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanuna göre kullanmak zorunda oldukları ödeme kaydedici cihazların yerine) “Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazları” kullanma mecburiyeti getirilmiştir.
Yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen satışlar veya hizmet ifalarında fatura düzenlenmesi durumunda ne şekilde işlem yapılacağı Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihaz Teknik Kılavuzunun 17/e bendinde açıklanmaktadır.
Buna göre, Vergi Usul Kanunu uyarınca haricen düzenlenen faturalarla belgelendirilen ve bedeli EFT POS özellikli yeni nesil ödeme kaydedici cihazların bünyelerinde yer alan EFT POS’ lar kullanılmak suretiyle tahsil edilen satış veya hizmet ifaları ile ilgili olarak, satış işleminin yeni nesil ödeme kaydedici cihazdan başlatılması, faturanın tarih ve numarası girilerek cihazda buna dair bir kayıt oluşturmak suretiyle işleminin sonlandırılması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 30.10.2013 |
Sayı : 62030549-120[Mük.120-2013/494]-1705 GVK Md. 20 |
EĞİTİM VE ÖĞRETİM İŞLETMELERİNDEN ELDE EDİLEN İSTİSNA KAZANÇLARIN BEYANI |
Eğitim ve öğretim işletmeleri bünyesinde elde edilen istisna kazançlar için gelir vergisi ve geçici vergi beyannamesi verilmesi gerekmekte olup, istisna kapsamındaki söz konusu gelirlerin yıllık gelir vergisi ve geçici vergi beyannamelerindeki “istisna edilen kazançlara ilişkin bildirimler” bölümüne dahil edilmesi gerektiği hk.
Özelge talep formunda, Başkanlığımızın … tarihli ve … sayılı oluruyla beş vergilendirme dönemi için geçerli olmak üzere eğitim-öğretim kazançlarınızın istisna kapsamında değerlendirildiği belirtilerek, söz konusu dönemler için yıllık gelir ve geçici vergi beyanında bulunulması gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37. maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde ise; özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden elde edilen kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un “Eğitim ve Öğretim İşletmelerinde Kazanç İstisnası” başlıklı 20. maddesinde ise; okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançların, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı’nın belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden müstesna olduğu ve istisnanın okulların faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren başlayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı Kanun’un “Gelirin Toplanması ve Beyan” başlıklı 85. maddesinde de; “Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratlar için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu Kanun’a göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.
Tacirlerle çiftçiler ve serbest meslek erbabı ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerinden kazanç temin etmemiş olsalar bile, yıllık beyanname verirler……..” hükmü yer almıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Başkanlığımız oluruyla kazançları beş vergilendirme dönemi boyunca istisna kapsamında olan işletmeniz bünyesinde elde ettiğiniz gelirinize ilişkin olarak gelir vergisi ve geçici vergi beyannamesi verilmesi gerekmekte olup, istisna kapsamındaki söz konusu gelirler yıllık gelir vergisi ve geçici vergi beyannamelerindeki “istisna edilen kazançlara ilişkin bildirimler” bölümüne dahil edilecektir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 02.09.2013 |
Sayı : 39044742-KDV.9-1398 KDVK Md. 9 |
KISMİ KDV TEVKİFAT UYGULAMASINDAN KAYNAKLANAN KDV İADE ALACAKLARININ BAĞ-KUR PRİM BORÇLARINA MAHSUP EDİLEMEYECEĞİ |
5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerin prim borçlarının KDV iade alacaklarından mahsubu öngörülmüş olup, Bağ-Kur prim borçlarının KDV iade alacaklarından mahsubu suretiyle ödenmesi mümkün bulunmamaktadır.
Özelge talep formunuzda; servis taşımacılığı işiyle iştigal ettiğiniz belirtilerek kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan katma değer vergisi (KDV) iade alacaklarınızın Bağ-Kur prim borçlarınıza mahsup edilip edilemeyeceği hususunda bilgi istenilmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabi tutulmuş; 9. maddesinin birinci fıkrası ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.
Söz konusu yetkiye dayanılarak yayımlanan 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin “5.2.1. Mahsuben İade Talepleri” bölümünde, kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade alacaklarının mahsuben iadesinin, mükellefin kendisinin, ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve komandit şirketlerde ortakların (komandit şirketlerde sadece komandite ortakların) ithalat sırasında uygulananlar dahil vergi borçları ile sosyal sigortalar prim borçları ve ferileri için söz konusu olabileceği belirtilmiştir.
02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanun ile kurulan kısaca “Bağ-Kur” olarak anılan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, 16.05.2006 tarihli ve 5502 sayılı Kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir. 5502 sayılı Kanun’un 34. maddesinde; sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri, idarî para cezaları, gecikme cezaları, gecikme zamları ve katılım payları Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri arasında sayılmıştır.
31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar; (b) bendinde, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticari kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından, sigortalı kabul edilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde; prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebileceği hükmüne yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine dayanılarak 01.09.2012 tarihli ve 28398 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İşveren Uygulama Tebliği’nin “6. Prim Borçlarının Katma Değer Vergisi İade Alacağından Mahsup Suretiyle Ödenmesi” başlıklı bölümünde;
“Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi gereken yasal süre; Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerden; sigortalılara ait ücretleri her ayın 1’i ila sonu arasına ilişkin olarak ödeyen işverenler yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen onbeşinci, sigortalılara ait ücretlerin her ayın 15’inden, ertesi ayın 14’üne kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği işverenler yönünden ise, primin ilişkin olduğu dönemi takip eden dönemin sonu (vade) yerine, vadeyi takip eden onbeşinci gün olacaktır.” açıklamaları yapılmıştır.
Buna göre, 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenlerin prim borçlarının düzenleme kapsamında KDV iade alacaklarından mahsubu öngörülmüş olup Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılardan kaynaklanan sigorta primlerinin bu çerçevede KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesine imkan bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, özelge talep formunuzda belirttiğiniz Bağ-Kur prim borçlarınızın KDV iade alacaklarınızdan mahsubu suretiyle ödenmesi mümkün bulunmamaktadır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 02.09.2013 |
Sayı : 39044742-KDV.13-1407 KDVK Md. 13/a |
KDV KANUNU’NUN 13/a MADDESİNE GÖRE İSTİSNA KAPSAMINDA YAPILAN TESLİM VE HİZMETLERDEN DOLAYI ZİYAA UĞRATILAN VERGİ VE BUNA BAĞLI CEZA VE ZAMLARIN KİMDEN ARANACAĞI |
KDV Kanunu’nun 13/a maddesi kapsamında deniz araçlarının imal ve inşası için teslim veya hizmetin istisna kapsamına girdiğini belirten vergi dairesi yazısı ibraz edilen mükelleflere yapılan teslimlerle ilgili olarak, istisna için ilgili düzenlemelerde belirtilen şartları baştan taşımadığı ya da şartların daha sonra ihlal edildiğinin tespiti halinde, ziyaa uğratılan vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamların, istisna kapsamında emtia teslim edilen alıcılardan aranacağı; belge olmadan istisna uygulanması halinde, istisna uygulaması nedeniyle ziyaa uğratılan vergi, ceza, zam ve faizlerden teslim veya hizmeti yapan mükellefler ile birlikte teslim veya hizmet yapılan alıcının da müteselsilen sorumlu olacağı hk.
Özelge talep formunuzda, KDV Kanunu’nun 13/a maddesi kapsamında deniz araçları imal ve inşası için istisna belgesi ibraz eden mükelleflere istisna kapsamında emtia sattığınız belirtilerek, söz konusu satışlardan dolayı ziyaa uğratılan vergi ve buna bağlı ceza ve zamların hangi firmadan aranması gerektiği hususunda bilgi istenilmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 13/a maddesine göre; faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere bu amaçla yapılan deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçlarının teslimleri, bu araçların imal ve inşası ile ilgili olarak yapılan teslim ve hizmetler ile bunların tadili, onarım ve bakımı şeklinde ortaya çıkan hizmetler ve faaliyetleri deniz taşıma araçları ile yüzer tesis ve araçların imal ve inşası olanlara bu araçların imal ve inşası ile ilgili olarak yapılacak teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilmiş, söz konusu istisna uygulamasının usul ve esasları 48, 107 ve 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde açıklanmıştır.
Buna göre, Kanun’un 13/a maddesinde sayılan araçları inşa eden veya ettiren gerçek usulde KDV mükelleflerinin bu araçların inşası ile ilgili her türlü mal ve hizmet alımlarında istisna uygulanabilecektir. İstisna kapsamında işlem yapılabilmesi için, istisna uygulanabileceğini belirten vergi dairelerinden alınan bir yazının, teslim veya hizmeti yapacak olan mükellefe ibraz edilmesi şarttır. Mükelleflerin bu belge olmadan istisna uygulamaları halinde, istisna uygulaması nedeniyle ziyaa uğratılan vergi, ceza, zam ve faizlerden teslim veya hizmeti yapan mükellefler ile birlikte teslim veya hizmet yapılan alıcı da müteselsilen sorumlu olacaktır.
Öte yandan, kendisine, teslim veya hizmetin istisna kapsamına girdiğini belirten vergi dairesi yazısı ibraz edilen mükellefler, başka bir şart aramadan istisna kapsamında işlem yapacaktır. Daha sonra işlemin, istisna için belirlenen şartları baştan taşımadığı ya da şartların daha sonra ihlal edildiğinin tespiti halinde, ziyaa uğratılan vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar, kendisine istisna kapsamında teslim veya hizmet yapılan alıcıdan aranacaktır.
Bu açıklamalar çerçevesinde; teslim veya hizmetin istisna kapsamına girdiğini belirten vergi dairesi yazısı ibraz edilen mükelleflere yapmış olduğunuz teslimlerle ilgili olarak, istisna için ilgili düzenlemelerde belirtilen şartları baştan taşımadığı ya da şartların daha sonra ihlal edildiğinin tespiti halinde, ziyaa uğratılan vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamların, istisna kapsamında emtia teslim ettiğiniz alıcılardan aranması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 13.08.2013 |
Sayı : 76464994-170[2012/21]-204 MTVK Md. 14 |
TEST ARAÇLARININ MTV’SİNİN GİDER KAYDI |
Faaliyet konusu taşıt alım satımı olan işletmenin aktifine kayıtlı, yol testi amacıyla kullanılan taşıtların, 197 sayılı Kanun’a bağlı (II) sayılı tarifede yer alan taşıtlardan olması halinde, taşıt için ödenen motorlu taşıtlar vergisinin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirimi mümkün bulunmaktadır.
Özelge talep formunuzun incelenmesinden; faaliyet konusu taşıt alım satımı olan işletmeniz aktifine kayıtlı, yol testi amacıyla kullanılan taşıtlar için ödemiş olduğunuz motorlu taşıtlar vergisi tutarlarını gelir vergisi matrahından indirip indiremeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesine göre, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefi, trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı’nca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişilerdir.
Aynı Kanun’un 14. maddesinde ise; bu Kanun’a bağlı (I) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamlarının gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin (5) numaralı bendinde kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin, (6) numaralı bendinde ise işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, faaliyet konusu taşıt alım satımı olan işletmeniz aktifine kayıtlı, yol testi amacıyla kullanılan taşıtların, 197 sayılı Kanun’a bağlı (II) sayılı tarifede yer alan taşıtlardan olması halinde, taşıt için ödenen motorlu taşıtlar vergisinin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirimi mümkün bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 15.11.2011 |
Sayı : B.07.1.GİB.0.03.49.125.15-644/105029 KVK Md. 5, 15 |
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN KKTC’DE YAPTIRILAN BARAJ İNŞAATI İLE İLGİLİ HAKEDİŞ ÖDEMELERİNDE TEVKİFAT |
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ihale edilen KKTC’de baraj yapım işi her ne kadar yıllara yaygın inşaat işi mahiyetinde olsa da yurt dışında yapıldığından, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamında değerlendirilmeyecek olup, Bakanlık tarafından ihaleyi alan şirkete yapılacak hakediş ödemeleri üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiği hk.
Yazınızda, “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler Arası Çerçeve Anlaşması” uyarınca Türkiye’de Anamur (Dragon) Çayı üzerinde Alaköprü Barajı ile karada ve denizde inşa edilecek boru hattı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Geçitköy Barajı inşası için ihale yapılacağı belirtilerek, Geçitköy Barajı inşaatı işinden gelir veya kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinde, “Kanunun 1. maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un “İstisnalar” başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, yurtdışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançların kurumlar vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna” başlıklı 5.9. bölümünde de,
“Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ile yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
…
Benzer şekilde, anılan fıkranın (h) bendi ile de yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla yapılan ve yurt dışında vergilendirilen inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların (vergi yükü oranına bakılmaksızın), ayrıca yurt içinde de vergilendirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla bu kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.”
açıklamaları yer almıştır.
Bu açıklamalara göre, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde inşa edilecek olan Geçitköy Barajı yapım inşaatı işinden elde edilerek Türkiye’de genel sonuç hesaplarına eklenen kazançların, anılan Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca yurtdışında yapılan inşaat ve onarım işi olarak kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesinde birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerine yer verilmiş, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde de, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden tevkifat yapılacağı hükme bağlanmış olup, sözkonusu tevkifat oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 03.07.2009 tarihinden itibaren % 3 olarak belirlenmiştir.
Bu hükümlere göre Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesine dayanılarak yapılan vergi kesintisi, Türkiye’de Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamında yapılan ve birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerine ilişkin hüküm ifade etmekte olup, yurt dışında yapılan ve birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir.
Dolayısıyla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde inşa edilecek olan Geçitköy Barajı yapım işi her ne kadar yıllara sirayet eden mahiyette olsa da yurt dışında yapıldığından Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamında değerlendirilmeyecek olup, Bakanlığınız tarafından ihaleyi alan şirkete yapılacak hakediş ödemeleri üzerinden tevkifat yapılmaması gerekir.
KAYNAK : E-Yaklaşım (DERGİ)