DUYURULAR
MEHMET MOLLAİSMAİLOĞLU Tarafından Tarihinde yazıldı
Bu yazı 2.423 defa okundu

MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ


 

GİB İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Duyurusu

Tarih   : 19.03.2018
Sayı : 39044742-130[Duyuru]-E.182442

 

KDV BEYANNAME DEĞİŞİKLİĞİ

01.02.2017 tarihi itibarıyla KDV Beyannamesinde “İlave Edilecek KDV” bölümünün “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” şeklinde değiştirilmesi üzerine söz konusu sütuna hangi işlemlerin yazılması gerekliği, değişiklikten önce “İlave Edilecek KDV” sütununa yazılan 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30. maddesinin (a), (c) ve (d) bentleri uyarınca indirimi kabul edilmeyen vergi tutarları ile mal iadesi işlemlerine ait vergi tutarlarının hangi sütunda beyan edilmesi gerektiği hk.

Başkanlığımıza gerek mükellefler gerek vergi dairesi müdürlükleri aracılığı ile intikal ettirilen olaylardan, 01.02.2017 tarihi itibarıyla Katma Değer Vergisi (KDV) Beyannamesinde “İlave Edilecek KDV” bölümünün “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” şeklinde değiştirilmesi üzerine söz konusu sütuna hangi işlemlerin yazılması gerekliği, değişiklikten önce “İlave Edilecek KDV” sütununa yazılan 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30. maddesinin (a), (c) ve (d) bentleri uyarınca indirimi kabul edilmeyen vergi tutarları ile mal iadesi işlemlerine ait vergi tutarlarının hangi sütunda beyan edilmesi gerektiği, hususlarında karşılaşılan sorunlar nedeniyle uygulama birliğinin sağlanması amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

1- KDV Beyannamesinin “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” bölümüne, sadece, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 30. maddesinin (a), (e) ve (d) bendi uyarınca indirilemeyecek KDV tutarı yazılabilir.

2- Döviz kuru farklarının KDV Beyannamesinde nasıl beyan edileceğine ilişkin olarak, 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca kur farkları KDV’nin matrahına dahil olduğundan, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten sonra onaya çıkan kur farklarının KDV Beyannamesinin “Matrah” kulakçığındaki tablolarda beyan edilmesi gerekmektedir.

3- Mal iadesi işlemlerine ait vergi tutarlarının beyanı, beyannamenin “Matrah” bölümünde bulunun “Diğer İşlemler” tablosunda yer alan “504-Alınan Malların İadesi/Gerçekleşmeyen İşlemler” işlem türü kullanılarak yapılmalıdır.

 

Maliye Bakanlığı Uygulama İç Genelgesi 2018/3

Tarih   : 28.02.2018
Sayı : 29537098-010.06.01[52]-E.26371

 

İŞE BAŞLAMA, İŞİ BIRAKMA VE DEĞİŞİKLİK BİLDİRİMLERİ ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER VE YOKLAMA SÜRELERİ

Mükelleflerin yapacakları işe başlama, işi bırakma ve değişiklik bildirimleri üzerine yapılması gereken işlemler ve yoklama süreleri hk.

Bilindiği üzere, vergi daireleri işlem yönergeleri gereğince; mükelleflerin, işe başlama, işi bırakma ve değişiklik bildirimlerine ilişkin sicil işlemleri yapılacak yoklama sonucuna göre gerçekleştirilmektedir.

Başkanlığımıza intikal eden olaylar ve yapılan değerlendirmeler sonucunda, mükelleflerin; işe başlama, işi bırakma ve değişiklik bildirimleri üzerine gerçekleştirilecek iş ve işlemler için yoklama sonucunun beklenilmesi gerekliliği nedeniyle işlem sürecinin uzadığı, bu durumun mükellef mağduriyetine ve vergi dairelerinde iş yoğunluğuna sebep olduğu anlaşılmaktadır.

Bu kapsamda, mükellef mağduriyetini ve zaman kaybını önlemek amacıyla; mükelleflerin yapacakları işe başlama, işi bırakma ve değişiklik bildirimleri üzerine yapılması gereken işlemler ve yoklama süreleri ile ilgili olarak aşağıda yer alan değişiklikler yapılmıştır.

  1. İşe Başlama Bildirimi Üzerine Yapılacak Yoklamalarda Süre

1.1. Gerçek kişilerin ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından ticaret sicili müdürlüklerinden işe başlama ile ilgili bilgileri elektronik ortamda alınmayan tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan diğer kişilerin işe başlama bildiriminde bulunması halinde bildirimde yer alan vergi türü bilgilerinin sisteme girişi yapılarak mükellefiyet durumuna göre vergi türleri itibarıyla, mükellefiyet tesisi işlemi yoklama sonucu beklenilmeksizin aynı gün içerisinde gerçekleştirilecektir.

Bu madde kapsamında mükellefiyet tesisi işlemi gerçekleştirilenlerin işe başlama yoklamaları, mükellefiyetin tesis edildiği tarih itibarıyla talep edilerek en geç 15 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

Ancak, vergi daireleri işlem yönergelerine göre işe başlama bildiriminde ve eklerinde yer alması gereken belge ve bilgilerin kontrolü yapılarak eksiklik olduğunun tespit edilmesi halinde eksiklikler tamamlanmadan bu madde kapsamında yapılacak işlemlere başlanılmayacaktır.

1.2. Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen ve bilgileri Gelir idaresi Başkanlığı tarafından elektronik ortamda alınan kurumlar vergisi mükelleflerinin mükellefiyet tesisi işlemleri 18.10.2016 tarihli ve 2016/5 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi ile 17.01.2018 tarihli ve 2018/1 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi doğrultusunda yerine getirilecek olup “Tüzel Kişi Kuruluş Bildirimi”nde yer alan bilgilere güre yeni kurulan şirketin kurumlar vergisi, kurum geçici vergi ve katma değer vergisi türü bilgilerinin sisteme girişi yapılacak ve kurumlar vergisi, kurum geçici vergi ve katma değer vergisi türleri itibarıyla mükellefiyet tesisi işlemi yoklama sonucu beklenilmeksizin aynı gün içinde gerçekleştirilecektir.

Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen kurumlar vergisi mükelleflerinin 2016/5 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesine istinaden mükellefiyetin tesis edildiği tarih itibarıyla talep edilerek en geç 7 gün içinde sonuçlandırılması gereken işe başlama yoklamaları bu Genelgenin yayımı tarihi itibarıyla en geç 15 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

1.3. Yapılan işe başlama yoklamaları sonucunda; mükellef iş adresinde yoksa (çevre araştırması yapılarak mükellefin yoklama anında adreste olmaması durumu hariç), adreste başkası varsa ya da adresteki iş yeri boş ise veya mükellefiyet tesisini gerektirmeyen bir durum tespit edilmişse mükellefiyet kaydı açılış tarihi itibariyle terkin edilecektir.

Mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflere ait bilgi ve belgeler saklıya alınmak üzere müdür yardımcısı ve müdürün görüşüne sunulacaktır. Saklıya alınan bu belgeler sorumlu şef tarafından bir klasörde saklanacaktır.

İşe başlama bildirimi alınmış olan mükelleflerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi kapsamında olduğunun anlaşılması halinde mükellefiyet kaydı söz konusu maddedeki şartlar sağlanmadan açılmayacaktır.

  1. İşi Bırakma Bildirimi Üzerine Yapılacak Yoklamalarda Süre

Vergi daireleri işlem yönergeleri gereğince gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan diğer kişilerin işi bırakma bildiriminde bulunması halinde yapılacak terk yoklamaları bu Genelgenin yayımı tarihi itibarıyla en geç 15 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

  1. Diğer Yoklamalarda Süre

Vergi daireleri işlem yönergelerine istinaden 15 gün içinde sonuçlandırılması gereken diğer yoklamalar bu Genelgenin yayımı tarihi itibarıyla en geç bir ay içinde sonuçlandırılacaktır.

Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğlerinde belirtilen yoklamaların kendi mevzuatlarında belirtilen sürelerde eskiden olduğu gibi yapılmasına devam edilecektir.

Ayrıca, vergi daireleri tarafından gerek duyulması halinde her zaman yoklama işleminin yapılabileceği tabiidir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 29.01.2018
Sayı : 62030549-125[6-2016/28]-93754

KVK Md. 6, 11

GVK Md. 40

KAZA NETİCESİNDE AÇILAN DAVA SONUÇLANMADAN KAZAZEDE İLE ANLAŞARAK ÖDENEN TAZMİNAT TUTARININ GİDER KAYDEDİLEMEYECEĞİ, SİGORTA ŞİRKETİ TARAFINDAN YAPILAN ÖDEME TUTARININ İSE KURUM KAZANCINA DAHİL EDİLECEĞİ

Kazazede tarafından şirket aleyhine açılmış olan davanın sonuçlanmasından önce kazazede ve şirket arasında imzalanan protokol neticesinde kazazedeye ödenen tazminat tutarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamakta olup, sigorta şirketince Şirkete ödeneceği taahhüt edilen tutarın ise kurum kazancına dahil edilmesi gerektiği hk.

Özelge talep formunda, Şirketinizin 2012 yılında satın aldığı (…) Alışveriş Merkezinin işletilmesi ile iştigal ettiği, söz konusu Alışveriş Merkezinin çatısında bulunan metal bir kaplama malzemesinin şiddetli bir fırtınanın etkisiyle çatıdan koparak Alışveriş Merkezinin önünde bulunan kişinin kafasına isabet etmesiyle bir yaralanmaya sebebiyet verildiği, kazazede tarafından şirket aleyhine açılmış olan davanın sonuçlanmasından önce kazazede ve şirket arasında mutabakata varılarak protokol imzalandığı, protokol uyarınca Şirketinizce kazazedenin maddi ve manevi hasarlarını karşılamak amacı ile 210.000 TL tutarında tazminat ödendiği, ilgili tazminat tutarına ilişkin olarak 85.000 TL’lik tutarın ise sigorta şirketince şirketinize ödeneceğinin taahhüt edildiği belirtilerek kazazedeye ödenen tazminat tutarının gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ile sigorta şirketince şirketinize ödeneceği taahhüt edilen tutarın da gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (3) numaralı bendinde, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak yazılabileceği hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (g) bendinde ise, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ve tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hükmü yer almaktadır.

Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, kazazede tarafından şirket aleyhine açılmış olan davanın sonuçlanmasından önce kazazede ve şirket arasında imzalanan protokol neticesinde kazazedeye ödediğiniz 210.000 TL tazminat tutarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamakta olup sigorta şirketince şirketinize ödeneceği taahhüt edilen 85.000 TL’lik tutarın ise kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmektedir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 26.01.2018
Sayı : 62030549-125[6-2015/296]-92920

KVK Md. 6

GVK Md. 38

KAT KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİNDE YAPILACAK MALİYET HESABINDA KAT MALİKLERİ TARAFINDAN YAPILAN ÖDEMENİN DURUMU

Kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden daire maliklerince yüklenici şirkete ödenecek tutarın, elde edildiği döneme ait kurum kazancına dahil edilmesi gerektiği, söz konusu tutarın inşaatın maliyetiyle ilişkilendirilmek suretiyle dikkate alınmasının mümkün olmadığı hk.

Özelge talep formunuzda, …. İlçesi ….. Mah. ….. Sok. vaki ve kain …. pafta, … ada, … parselde kayıtlı 13 bağımsız bölümün inşası için taşınmazın malikleri ile yüklenici olan şirketiniz arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yapılacak temlik işlemi ile inşa edilecek gayrimenkullerden tarafınıza 3 bağımsız bölüm ile daire maliklerince toplam 600.000,00 TL ödeme yapılacağı belirtilerek şirketinize verilecek 3 bağımsız bölüme ilaveten nakden ödenecek 600.000,00 TL’nin gelir kaydedilerek inşaat maliyetinden düşürülüp düşürülmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmiştir.

5520 sayılı KVK’nın 6. maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde GVK’nın ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı GVK’nın 38. maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

  1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
  2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari Kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun’un 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur.”

hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası” ve “dönemsellik” ilkeleri geçerlidir. Tahakkuk esasında gelir ve giderlerin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri ve giderleri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında bir gelir unsurunun, dönemsellik ilkesinin uygulanmasına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Başkalarının arsasına kat karşılığı yapılan inşaatlarda toplam maliyet, arsa maliyeti ile inşaat maliyetinin toplanması suretiyle hesaplanmakta olup, her bir kat, dükkan veya dairenin maliyeti ise, her kat, daire veya dükkana belirli ölçü ve esaslara göre binanın tüm maliyetinden pay verilmek suretiyle tespit edilmektedir.

Toplam inşaat maliyeti, inşaatı yapanlar tarafından arsa sahibine verilen dairelerin inşası için yapılan harcamalar ile kendilerine ait daireler için yapılan harcamalardan oluşmakta, inşaatın toplam maliyetinin arsa sahibine verilen dairelere isabet eden kısmı ile arsa sahibine yapılan nakit ödemelerin toplamı ise toplam arsa maliyetini (müteahhidin kendisine ait dairelerin arsa maliyeti) vermektedir.

Arsa üzerinde müteahhidin payının bulunması durumunda toplam arsa maliyeti ise müteahhidin hissesine düşen arsa payının maliyeti ile arsa payı karşılığı arsa sahibine verilen dairelere isabet eden inşaat maliyeti ve arsa sahibine yapılan nakit ödemelerden oluşmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yüklenici şirket olarak daire maliklerince tarafınıza ödenecek olan toplam 600.000,00 TL’nin elde edildiği döneme ait kurum kazancınıza dahil edilmesi gerektiği tabii olup söz konusu tutarın inşaatın maliyetiyle ilişkilendirilmek suretiyle dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 27.11.2017
Sayı : 27575268-105[229-2016-357]-471915

GVK Md. 37, 65, 94

WEB TASARIM, PROGRAM YAZILIMI VE ANDROİD UYGULAMALARI, MOBİL UYGULAMALAR, SANAL VE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK UYGULAMALARI ÇALIŞMALARINDAN ELDE EDİLEN KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ

Bilgisayar program yazılımı çalışmalarından elde edilen kazancın, yapılan faaliyetin ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hakim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabına yapılması halinde, GVK’nın serbest meslek kazancına ilişkin genel hükümlere göre; web tasarım çalışmaları ile android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde edilen kazancın ise ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve GVK’nın ticari kazanç hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerektiği hk.

Özelge talep formunda; … adresinde web tasarım, program yazılımı ve android uygulamaları, mobil uygulamalar, sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım ve hizmet işi ile iştigal etmek üzere 08.08.2016 tarihinde işyeri açarak işletme hesabı esasına göre defter tasdik ettirdiğinizi belirtilerek, bahse konu faaliyetleriniz nedeniyle elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olarak mı, ticari kazanç olarak mı vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı GVK’nın 37. maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne yer verilmiştir.

Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerekmektedir.

Aynı Kanun’un 65. maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasında, nakden veya hesaben yaptıkları ödemelerden, istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapacak olanlar belirtilerek, hangi ödemelerden tevkifat yapılacağı bentler halinde sayılmış olup, (2) numaralı bent uyarınca, 18. madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17, diğer işlerde ise %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre,  bilgisayar program yazılımı çalışmalarından elde edilen kazancın, yapılan faaliyetin ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hakim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabınıza yapılması halinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun serbest meslek kazancına ilişkin genel hükümlere göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmekte olup, adınıza ödeme yapanların Kanun’un 94. maddesinde sayılanlar kapsamında olması durumunda, anılan maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendini (b) alt bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, web tasarım çalışmaları ile var olan programları kullanmak ve bilgisayar programlarını müşterilerin kullanabileceği duruma getirme şeklinde yapılan android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde ettiğiniz kazancın ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve bu faaliyetlerden doğan kazancın da Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesi gereğince, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburi olduğundan, ticaret erbabınca Kanun’un 229. maddesine göre satılan emtia veya yapılan iş karşılığında, müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere müşteriye ticari bir vesika olarak fatura düzenlenmesi, 177. maddede 6 bent halinde sayılan şartlardan birinin taşınması halinde bilanço esasına göre, aksi takdirde işletme hesabı esasına göre defter tutulması gerekmektedir.

Buna göre, web tasarım çalışmaları ile var olan programları kullanmak ve bilgisayar programlarını müşterilerin kullanabileceği duruma getirme şeklinde yapılan android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerektiğinden, söz konusu faaliyetleriniz nedeniyle 213 sayılı VUK’un 177. maddede 6 bent halinde sayılan şartlardan birini taşımanız halinde bilanço esasına göre, aksi takdirde işletme hesabı esasına göre defter tasdik ettirerek, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

KAYNAK: E YAKLAŞIM DERGİSİ NİSAN 2018

Yazarlar : ‘- -‘


Yorumları Görüntüle
Hiç yorum yapılmamış.