MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ
Tarih : 16.01.2017 |
Sayı : 62030549-125[6-2014/51]-13503
GVK Md. 38 KVK Md. 6 |
AKDİ FAİZ ORANINDAN DAHA DÜŞÜK ORANDA KREDİ KULLANDIRILMAK SURETİYLE PEŞİN TAHSİL EDİLEN FAİZ FARKININ GELİR KAYDEDİLECEĞİ DÖNEM |
Distribütör veya bayi tarafından desteklenen kampanyalarda araç alacak müşterilere kullandırılan düşük faizli kredilere ilişkin bayi ya da distribütörden peşin tahsil edilen faiz tutarlarının, dönemsellik ilkesi gereğince kredi vadesi ile ilişkilendirilerek, ilgili oldukları dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerektiği hk.
Özelge talep formunda, şirketinizin Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre yurt içi ve yurt dışındaki tüketicilerin her türlü mal ve hizmet alımının finansmanını sağlama faaliyetinde bulunduğu belirtilmiş olup, distribütör veya bayi tarafından desteklenen kampanyalarda otomobil alacak kredi müşterilerine akdi faiz oranından daha düşük oranda kredi kullandırılması sebebiyle distribütör veya bayiden peşin tahsil edilecek faiz farkının, tahsil edildiği dönemde mi yoksa kredinin vadesine yayılarak ilgili olduğu dönemlerde mi gelir kaydedileceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun’un 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur.” hükümleri yer almaktadır.
Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk” ve “dönemsellik” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, araç alacak müşterilere kullandırılan düşük faizli kredilere ilişkin bayi ya da distribütörden peşin tahsil edilen faiz tutarlarının dönemsellik ilkesi gereğince kredi vadesi ile ilişkilendirilerek, ilgili oldukları dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 05.01.2017 |
Sayı : 17192610-125[ÖZG-15-16]-3
KVK Md. 6 GVK Md. 40
|
KAT KARŞILIĞI İNŞAAT İŞİ KAPSAMINDA İKTİSAP EDİLEN VE STOKLARDA YER ALAN DAİRELERE İLİŞKİN ELEKTRİK, YAKIT VS. MASRAFLARIN GİDER KAYDI |
Kat karşılığı yapılan inşaat işi kapsamında iktisap edilen ve şirketin stoklarında bulunan daireler için yapılan yakıt, elektrik vb. giderlerin kazancın elde edilmesi ve idamesiyle ilgili olması şartıyla kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılmasının mümkün olduğu hk.
Özelge talep formunuzda; kat karşılığı inşaat işi yaptığınız, dairelerinizin bir kısmının satıldığı, satılmayan dairelerin ise stoklarda bekletildiği belirtilerek, satılamayan dairelere ilişkin yapılan yakıt, elektrik ve buna benzer giderlerin kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş; 38. maddesinin birinci fıkrasında da,
“Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanun’un 40 ve 41. maddeleri hükümlerine uyulur.”
hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 40. maddesinde ise safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için söz konusu giderlerin kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi amacı ile yapılmış olması, yapılan giderin karşılığında sabit kıymet iktisap edilmiş olmaması, yapılan giderin iktisadi işletmenin maliyet bedeline eklenmesi gereken giderlerden olmaması gerekmektedir. Genel olarak; kırtasiye, temizlik, ısıtma, aydınlatma, su ve telefon giderleri, işyeri, araç vb. giderleri, yapılan işle orantılı temsil ve ağırlama giderleri, gayrimenkul ve gayrimenkul gibi değerlenen sabit kıymetlerin normal bakım ve onarım giderleri, sigorta giderleri, finansman giderleri, pazarlama, satış ve dağıtım giderleri, reklam giderleri, yurt dışındaki kişilere ödenen komisyonlar, ayıplı ürün iadesi ve komisyon giderleri bu tür giderlerdendir.
Buna göre, kat karşılığı yaptığınız inşaat işi kapsamında iktisap ettiğiniz ve şirketiniz stoklarında bulunan daireler için yapılan yakıt, elektrik vb. giderlerin kazancın elde edilmesi ve idamesiyle ilgili olması şartıyla kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 04.01.2017 |
Sayı : 62030549-125[10-2016/223]-2757
KVK Md. 10 |
FAALİYET GELİRLERİNİN TAMAMI KİRA GELİRİNDEN OLUŞAN FİRMANIN NAKDİ SERMAYE ARTIRIMINDAN KAYNAKLANAN FAİZ İNDİRİMİNDEN YARARLANMA DURUMU |
Nakdi sermaye artırımından kaynaklanan faiz indirimi uygulanmasında kira gelirleri pasif nitelikli gelir olarak kabul edilecek olup, şirketin gelirlerinin %25 veya fazlasının şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikteki gelirlerden oluşması halinde nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi oranının % 0 olarak uygulanacağı hk.
Özelge talep formunda, ……. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ………….. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, gayrimenkul alım-satım, kiralama ve inşaat hizmetleri faaliyetinde bulunduğunuz, faaliyet gelirlerinizin tamamının kira gelirlerinden oluştuğu, ana faaliyetiniz olan kiralama hizmetlerinin Şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütüldüğü, 29.07.2015 ve 08.12.2015 tarihlerinde sermaye artırımı yaptığınız, sermaye artırımının kaynağı olarak ortaklarınızın herhangi bir borç veya kredi kullanmadığı, 2015 yılı içerisinde ortakların da Şirketinizden herhangi bir borç veya kredi alımının söz konusu olmadığı belirtilerek nakdi sermaye artırımından kaynaklanan faiz indiriminden yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Diğer İndirimler” başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde;
“Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si.
Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılır. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
Bu bent hükümlerine göre hesaplanacak indirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Bu bendin uygulanmasında sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da ortaklar veya bu Kanun’un 12. maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
Bu bentte yer alan oranı, şirketlerin aktif büyüklükleri, ortaklarının hukuki niteliği, çalışan personel sayıları ve yıllık net satış hasılatlarına göre veya sermayenin kullanıldığı yatırımdan elde edilen gelirlerin kurumun esas faaliyeti kapsamında olmayan faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşmasına göre ya da sermayenin kullanıldığı yatırımların teşvik belgeli olup olmadığına veyahut makine ve teçhizat veya arsa ve arazi yatırımları için sermayenin kullanıldığı alanlar itibarıyla ya da bölgeler, sektörler ve iş kolları itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre %150’ye kadar farklı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”
hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin 4. paragrafı ile Bakanlar Kuruluna verilen yetki 26.06.2016 tarihli ve 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kullanılmış olup söz konusu Kararın 1. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendiyle, gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı %0 olarak belirlenmiştir.
Konuya ilişkin olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “10.6.4.2. İndirim Uygulamasına İlişkin Sınırlamalar” başlıklı bölümünde açıklamalar yapılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; söz konusu indirimin uygulanmasında kira gelirleri pasif nitelikli gelir olarak kabul edilecek olup satışa yönelik bina projeleri için mali, teknik ve fiziksel araçların bir araya getirilmesi suretiyle konut veya diğer amaçlı kullanıma yönelik bina projelerinin organize edilmesi faaliyeti ile iştigal eden şirketinizin gelirlerinin %25 veya fazlasının şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikteki gelirlerden oluşması halinde nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi oranı % 0 olarak uygulanacaktır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 03.01.2017 |
Sayı : 62030549-120[40-2015/912]-1324
GVK Md. 40, 61, 94 |
İŞKUR’UN İŞBAŞI EĞİTİM PROGRAMINA KATILAN PERSONELE YAPILAN ÖDEMELERİN VE YARDIMLARIN VERGİLENDİRİLMESİ |
İŞKUR tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programı kapsamında istihdam edilen personele yapılan ödemeler ücret niteliğinde olup söz konusu ödemelerin; her bir katılımcı itibarıyla aylık brüt asgari ücretin yarısına kadarlık kısmının istisna tutulması ve kurum kazancının tespitinde doğrudan gider olarak indirilmesi, bu tutarı aşan kısmın ise ücret hükümlerine göre tevkifata tabi tutularak kurum kazancının tespitinde genel gider olarak indirilmesi gerektiği hk.
Özelge talep formunda, İŞKUR tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programı kapsamında istihdam ettirilen iki personelin şirketinizde çalışmaya başladığı belirtilerek, bu personele yapacağınız yemek, yol, teşvik vb. ek ödemelerin nasıl vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun;
37. maddesinde, “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.”,
40. maddesinde, “Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:
…
11. Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.).”,
61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”,
hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasında “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmiş, aynı fıkranın 1 numaralı bendinde ise “Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104. maddelere göre tevkifat yapılacağı” hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, İŞKUR tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarına katılan kursiyerler için şirketiniz tarafından yapılan ödemeler ücret niteliğinde olup söz konusu ödemelerin;
– Her bir katılımcı itibarıyla aylık asgari brüt ücretin yarısına kadarlık kısmının istisna tutulması ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde doğrudan gider olarak indirilmesi,
– Bu tutarı aşan kısmın ise ücret hükümlerine göre Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94 ve 103. maddeleri kapsamında tevkifata tabi tutulması ve bu kısma ilişkin brüt tutarın Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde genel gider olarak indirilmesi gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 29.12.2016 |
Sayı : 26468226-120[-ÖZG-2016]-105
GVK Md. Mük. 20 |
GENÇ GİRİŞİMCİLERDE KAZANÇ İSTİSNASI |
Aranan diğer şartları sağlasa da faaliyetine 29.01.2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayımlandığı 10.02.2016 tarihinden önce başlayan genç girişimcinin 75.000 TL’lik genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanamayacağı hk.
Özelge talep formunda, 19.03.1991 doğumlu olduğunuz, serbest meslek (Gıda Mühendisi) faaliyetiniz nedeniyle 20.01.2016 tarihi itibariyle mükellefiyet tesis ettirdiğiniz belirtilerek, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 20. maddesinde yer alan 75.000 Türk Liralık kazanç istisnasından yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 20. maddesinde; “Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk Lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır.
1. İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,
2. Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),
3. Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,
4. Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,
5. Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.
İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir.
Bu istisnanın, bu Kanun’un 94. maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.’’ denilmektedir.
Diğer taraftan, konu ile ilgili açıklamaların yapıldığı 292 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “İstista Uygulaması” başlıklı 4. maddesinde; “(1) İstisnadan, 6663 sayılı Kanun’un Resmî Gazete’de yayımlandığı 10.02.2016 tarihinden itibaren ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunanlardan Kanun’da öngörülen şartları taşıyanlar yararlanır. Dolayısıyla bu tarihten önce işe başlayan mükelleflerin söz konusu istisnadan yararlanmalarına imkân bulunmamaktadır.
(2) İstisna şartlarını sağlayan mükelleflerce daha sonra herhangi bir nedenle faaliyetin terk edilmesi durumunda, terk tarihine kadar elde edilen kazançlar dolayısıyla istisnadan yararlanılır. Faaliyet terk edildikten sonra istisna kapsamındaki söz konusu faaliyetlere tekrar başlanılması halinde ise adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunması şartı ihlal edilmiş sayılacağından bu istisnadan yararlanılamaz.
…”
hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, serbest meslek faaliyetinize 29.01.2016 tarihli ve 6663 sayılı Kanun’un Resmi Gazete’de yayımlandığı 10.02.2016 tarihinden önce başlamanız nedeniyle 75.000 Türk Liralık genç girişimcilerde kazanç istisnasından yararlanmanız mümkün bulunmamaktadır.