DUYURULAR
MEHMET MOLLAİSMAİLOĞLU Tarafından Tarihinde yazıldı
Bu yazı 2.545 defa okundu

MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ


Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 08.06.2015
Sayı : 91378753-120.01.02.06[369]-E.54314

MTV Md. 8

MTV MÜKELLEFİYETİNİN SONA ERMESİ

Kayıt ve tescili devam eden taşıt için herhangi bir trafik tescil kuruluşuna müracaat edilmesi ve trafik tescil kuruluşunca da devam eden tescil kaydının silinmesi halinde, söz konusu taşıttan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin tescil kaydının silindiği tarih itibariyle terkin edilmesinin mümkün olduğu hk.

Dilekçeniz incelenmiş olup, dilekçenizde bahsi geçen hususlara ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 3, 7 ve 8. maddelerinde;

“Madde 3- Motorlu Taşıtlar Vergisinin mükellefi; trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı’nca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişilerdir.”

“Madde 7- Motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline kayıt ve tescili ile başlar.”

“Madde 8- Motorlu taşıtların trafik sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyet sona erer.”

hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefi ilgili sicilde adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilenler olmakta, motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinin sona erebilmesi için ilgili trafik tescil şube ve bürolarında taşıta ilişkin yapılmış olan kayıt ve tescilin silinmesi gerekmektedir.

Buna göre, kayıt ve tescili devam eden söz konusu taşıt için herhangi bir trafik tescil kuruluşuna müracaat etmeniz ve trafik tescil kuruluşunca da adınıza devam eden tescil kaydının silinmesi halinde, söz konusu taşıttan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetinizin de tescil kaydının silindiği tarih itibariyle terkin edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 2015/1 sayılı Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesinde gelir vergisi yönünden mükellefiyet tesis ve terkin işlemlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup, söz konusu İç Genelge çerçevesinde motorlu taşıtlar vergisi yönünden herhangi bir işlem yapılması mümkün bulunmamaktadır.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 03.06.2015
Sayı : 67854564/105[TMM-41-2015-3710]

VUK Md. 160

KOMİSYON KARŞILIĞI SAHTE FATURA TİCARETİ YAPMAK ÜZERE TESİS ETTİRİLEN MÜKELLEFİYETİN RE’SEN TERKİNİ

Vergi incelemesine yetkililerce tanzim edilen raporlarda, komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yapmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği açık olarak tespit olunan mükelleflerin kayıtlarının, raporda belirtilen tarih itibariyle re’sen terkin edileceği, raporda mükellefiyetin tesis tarihi itibariyle diğer bir ifadeyle başlangıçtan itibaren re’sen terkin edilmesi gerektiği neticesine ulaşılmış olması halinde, mükellefiyet döneminde verilen beyannamelerin de terkin edilmesi gerektiği hk.

İlimiz (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden alınan (…) tarih ve (…) sayılı yazı ve eklerinin incelenmesinden;

Faaliyetleri münhasıran sahte belge düzenlemek olan mükellefler hakkında Vergi Müfettişlerince tanzim edilen raporlarda, genel olarak bu mükelleflere ulaşılamaması, ulaşılsa bile defter ve belgelerini ibraz etmemeleri nedeniyle düzenlenen sahte belge miktarının tam olarak tespit edilemediği, bu durumda sahte belge düzenleyenlerin kendi beyanı ile bu mükelleflerden fatura alan mükelleflerin Ba bildirimlerinin kıyaslanması sonucu bulunan bedelin komisyon gelirinin tespitinde matrah olarak dikkate alındığı, dairelerine intikal eden bu gibi raporlarda; komisyon gelirine isabet eden verginin tarhı öngörülürken, sahte belge düzenleyicisinin hukuki yaptırımı “butlan” olan hileli mükellefiyeti sonucu kendi beyanına göre tahakkuk eden vergilerin terkinine yönelik bir izahatta bulunulmadığı, söz konusu raporlarda, bu tahakkukların terkinine yönelik bir işlem öngörülmediği için terkin işleminin re’sen yapılmasında tereddüdün meydana geldiği ve dairelerinin tahakkuk ve takibat kayıtlarında fiktif bir yük oluştuğu belirtilerek komisyon gelirleri gerek vergi inceleme raporu gerekse vergi tekniği raporlarıyla tespit edilen ve faaliyetleri münhasıran sahte belge düzenlemek olanların bu amaçla tesis ettirdikleri mükellefiyetleri boyunca kendi beyanlarına göre tahakkuk eden vergilerin, haklarında düzenlenen raporlarda değinilmese bile terkin edilmesinde sakınca bulunup bulunmadığı hususunda görüş istenildiği anlaşılmaktadır.

Konu ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı ile yapılan yazışma neticesinde alınan 14.04.2014 tarih ve 42216 sayılı yazıda;

“213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesinin 3. fıkrasında, “… başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir…” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan 2004/13 sıra numaralı Uygulama İç Genelgesi’nin (II) numaralı bölümünde “Bu çerçevede, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin mükellefiyet kayıtları, bunların matrahlı ya da matrahsız beyanname verip vermediğine bakılmaksızın vergi inceleme raporunda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartı ile raporda belirtilen tarih itibariyle terkin edilecektir.

Yapılan terk işlemi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyecektir.

Münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporda tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine mükellefiyet kaydı terkin edilenlerin, terk tarihinden sonra göndereceği beyannameler, işleme tabi tutulmadan dosyasında muhafaza edilecektir.” ifadeleri yer almaktadır.

Buna göre, vergi incelemesine yetkililerce tanzim edilen raporlarda, başkaca ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek ya da komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yapmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği, gerçekte bir mal veya hizmet alım satımı bulunmadığı açık olarak tespit olunan mükelleflerin kayıtları raporda belirtilen tarih itibariyle re’sen terkin edilmesi gerekmektedir. Bu tarihten sonraki dönemler ile ilgili olarak beyanname gönderilmesi halinde işleme tabi tutulmadan muhafaza edilmesi, işlem yapılmış diğer bir ifadeyle beyan edilen vergiler tahakkuk ettirilmiş ise terkin edilmesi gerekmektedir.

Raporda mükellefiyetin, tesis tarihi itibariyle diğer bir ifadeyle başlangıçtan itibaren re’sen terkin edilmesi gerektiği neticesine ulaşılmışsa mükellefiyet döneminde verilen beyannamelerin terkin edilmesi gerekmektedir.

Ancak terkin işleminin, bu mükellefler adına komisyon gelirleri nedeniyle yukarıdaki şekilde tarh edilen vergi ve cezaların kesinleşmesinden sonra yapılması gerekmektedir. Ayrıca, tahsil edilmiş vergilerin terkin edilemeyeceği tabiidir.”

denilmektedir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 15.05.2015
Sayı : 38418978-120[94-14/25]-503

GVK Md. 94

TEMETTÜLERDE GELİR VERGİSİ TEVKİFATININ YAPILACAĞI TARİH

GVK uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır. Gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir. Buna göre, hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleştiği, diğer bir deyişle temettülerin talep edilebilir hale geldiği tarih itibarıyla vergi tevkifatı yapılması gerektiği hk.

Özelge talep formunda 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan ve sermayesinin tamamı Hazine Müsteşarlığına ait olan kuruluşunuz tarafından  anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin kâr dağıtımına ilişkin maddesine istinaden her yıl itibarıyla gerçekleşen dönem net kârının Hazine Müsteşarlığına temettü olarak aktarıldığı, 2013 yılı kârından doğan ve 2014 yılında ödenecek olan temettüye ilişkin ödeme takviminin anılan Müsteşarlıkça Mayıs 2014 tarihli yazı ile bildirildiği, söz konusu takvimde 2013 yılı net temettü ödemelerinin Ağustos 2014 tarihinden başlamak üzere beş taksitte yapılmasının istenildiği belirtilerek ödenecek temettü üzerinden  gelir vergisi tevkifatının hangi tarihte yapılması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde de tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış olup söz konusu tevkifat oranı, 2009/14592 sayılı BKK ile 03.02.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 15 olarak belirlenmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradında tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Diğer yandan  Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 36. maddesinde;

“1. Teşekküller ve müesseseler yıllık karlarının yüzde 20’sini nominal sermayelerinin tamamına ulaşıncaya kadar birinci tertip yedek akçe olarak ayırırlar. Bankalar Kanunu’na tabi iktisadi devlet teşekkülleri, Bankalar Kanunu’nda öngörülen yedek akçeleri de ayrıca ayırırlar.

  1. Teşekküller ve müesseseler birinci fıkrada belirtilen olağan yedek akçeler ile vergi ve diğer kanuni yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan kârın yüzde 20’sini nominal sermayenin tamamına ulaşıncaya kadar ikinci tertip olağan yedek akçe olarak ayırırlar. Nominal sermayenin tamamına ulaştıktan sonra yüzde 10 oranında yedek akçe ayrılmasına devam olunur.
  2. Teşekkül ve müesseselerde kardan varsa geçmiş yıl zararları mahsup edilir.
  3. Yukarıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan kâr, müesseselerde teşekküle, teşekküllerde ise Hazineye devredilir.”

hükmü yer almıştır.

Buna göre, kar payı dağıtımına ilişkin yazı her ne kadar 12.05.2014 tarihinde Genel Müdürlüğünüze gönderilmiş olsa da kâr payı dağıtımı yapılacak tarihler ayrıca belirtilmiş olduğundan bu tarihte Hazine Müsteşarlığına nakden veya hesaben kâr payı ödemesi yapılmamış olması halinde tevkifat da yapılmayacaktır.

Dolayısıyla, hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleştiği başka bir deyişle Hazine Müsteşarlığı tarafından söz konusu temettülerin talep edilebilir hale geldiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca vergi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih: 06.05.2015
Sayı: 21152195-130-[9-2015-02-5565]-214/903

KDVK Md. 9

TEMİZLİK İŞLERİNDE KDV TEVKİFAT ORANI

Temizlik hizmetleri nedeniyle istihdam edilecek elemanların sevk, idare ve kontrolünün idarede olması halinde “işgücü temin hizmetleri” kapsamında değerlendirilmesi ve 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması, sevk idare ve kontrolün hizmeti veren firmada olması halinde ise temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmeti olarak değerlendirilmesi ve 7/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması gerektiği hk.

Özelge talep formunda; (…) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ilk/orta okullara malzemesiz temizlik hizmeti işi ile (…) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ilk/orta okullara malzemesiz temizlik hizmeti işini ve (…) Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğü’nün açık ihale usulü ile ihale edilen personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı işini aldığınız belirtilerek, söz konusu hizmetlere uygulanacak KDV tevkifatı oranının bildirilmesi talep edilmektedir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 9. maddesi ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiş ve bu yetkiye istinaden yayımlanan ve 01.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “I/C-2.1.3.2. KISMİ TEVKİFAT UYGULANACAK HİZMETLER” başlıklı bölümünde tevkifat uygulanacak hizmetlere ilişkin usul ve esaslara ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir.

Sözü edilen KDV Genel Uygulama Tebliğinde;

– “I/C-2.1.3.2.10. Temizlik, Çevre ve Bahçe Bakım Hizmetleri” başlıklı bölümünde Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanların Tebliğin (I/C-2.1.3.2.10.2) bölümünde belirtilen temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmeti alımlarında, alıcılar tarafından (7/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı,

– “I/C-2.1.3.2.5. İşgücü Temin Hizmetleri” başlıklı bölümünde de, Tebliğin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümünde sayılanlara, faaliyetlerinin yürütülmesi ile ilgili işlemlerde kullanacakları işgücünün sağlanması şeklinde verilen hizmetlerde (işgücü temin hizmeti alımlarında) alıcılar tarafından (9/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı,

“I/C-2.1.3.2.5.2. Kapsam” başlıklı bölümünde ise; “Gerçek veya tüzel kişiler, faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ihtiyaç duydukları işgücünü, kendilerine hizmet akdi ile bağlı ücretli statüsünde hizmet erbabı çalıştırarak temin etmek yerine, alt işverenlerden veya bu alanda ya da başka alanlarda faaliyette bulunan diğer kişi, kurum, kuruluş veya organizasyonlardan temin etmektedirler. Bu tür hizmetler, esas itibarıyla, temin edilen elemanların, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılabilmesinin mümkün bulunduğu durumlarda tevkifat kapsamına girmektedir. Bu şekilde ortaya çıkan hizmetlerde;

– Temin edilen elemanların, hizmeti alana ücretli statüsünde hizmet akdiyle bağlı olmaması gerekmektedir.

– Temin edilen elemanların, hizmeti alanın sevk, idare ve kontrolü altında çalıştırılması gerekmektedir. Elemanların işletmenin mal ve hizmet üretimi safhalarından herhangi birinde çalıştırılması halinde, sevk, idare ve kontrolün hizmeti alan işletmede olduğu kabul edilecektir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

63 Seri No.lu KDV Sirkülerinin “2.2.2.10. Temizlik, Çevre ve Bahçe Bakım Hizmetleri” başlıklı bölümünde de, malzemesiz temizlik hizmetlerinin işgücü temin hizmetine ilişkin koşulları taşıması kaydıyla, ilgili bölüm kapsamında değerlendirilerek (9/10) oranında KDV tevkifatına tabi tutulacağı açıklanmıştır.

Özelge talep formu ekinde yer alan (…) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ilk/orta okullara malzemesiz temizlik hizmeti işi ile (…) İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ilk/orta okullara malzemesiz temizlik hizmeti işine ilişkin yapmış olduğunuz sözleşme ve teknik şartnamelerde, temizlik işinde istihdam edilecek elemanların sevk idare ve kontrolünün ilgili idarede olacağı,

(…) Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi Müdürlüğü ile yapılan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ile ilgili sözleşme ve teknik şartnamede de; temizlik işinde istihdam edilecek elemanların sevk idare ve kontrolünün ilgili idarede olacağı

belirtilmiştir.

Buna göre, söz konusu temizlik hizmetleri nedeniyle istihdam edilecek elemanların sevk, idare ve kontrolünün idarede olması halinde “işgücü temin hizmetleri” kapsamında değerlendirilmesi ve 9/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması, sevk idare ve kontrolün firmanızda olması halinde ise, temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmeti olarak değerlendirilmesi ve 7/10 oranında KDV tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

Yazarlar : ‘- -‘


Yorumları Görüntüle
Hiç yorum yapılmamış.