MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 03.03.2015 |
Sayı : 11395140-105[178-2014/VUK2-7947]-343
VUK Md. 178 |
YENİDEN İŞE BAŞLANMASI HALİNDE TUTULACAK DEFTER USULÜNÜN TESPİTİ |
Birinci sınıf tüccar olarak sürdürülen faaliyet terk edilerek, izleyen yılda farklı bir faaliyet konusunda yeniden işe başlanması halinde, yıllık iş hacmi belirleninceye kadar ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabına göre defter tutmanın mümkün olduğu hk.
Özelge talep formunuzda; karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı faaliyetinde bulunduğunuz ve bilanço esasına göre defter tuttuğunuzdan bahisle, faaliyetinize …/…/2013 tarihinde son verdiğinizi, …/…/2014 tarihinde ise farklı bir faaliyet konusu olan yeni bir işe başladığınızı belirterek tasdik ettirilmesi gereken defter hususunda Başkanlığımız görüşünü talep etmektesiniz.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 176. ve izleyen maddelerinde defter tutma ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve defter tutma bakımından mükellefler birinci ve ikinci sınıf tüccarlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Birinci sınıf tüccarların bilanço esasına göre, ikinci sınıf tüccarların ise işletme hesabı esasına göre defter tutacakları belirtilmiştir.
Mezkur Kanunun 178. maddesinde de; “Aşağıda yazılı tüccarlar II. sınıfa dahildirler
1. 177. maddede yazılı olanların dışında kalanlar
2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler.
Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar II. sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler.” hükmü yer almaktadır.
Bu itibarla, birinci sınıf tüccar olarak sürdürdüğünüz faaliyetinizi 2013 takvim yılında terk ederek, 2014 takvim yılında farklı bir faaliyet konusunda yeniden işe başlamanız sebebiyle yıllık iş hacminiz belirleninceye kadar ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabına göre defter tutmanız mümkün bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 02.03.2015 |
Sayı : 49327596-120[23.GVK.2013.73]-52
GVK Md. 23 DVK Md. 9 |
HAYVAN BARINAĞINDA ÇALIŞAN İŞÇİLERE ÖDENEN ÜCRETLERİN, GELİR VE DAMGA VERGİSİNDEN İSTİSNA OLDUĞU |
Ticarilik vasfı taşımaması ve gerçek usulde vergilendirilmeyen zirai faaliyet kapsamında kalması kaydıyla, sokak hayvanlarının (kuş, kedi, köpek, at, eşek v.b) bakımı için kurulan hayvan barınağında çalıştırılan işçilerin ücretlerinin gelir ve damga vergisinden istisna olduğu hk.
Özelge talep formunda; kendinize ait olan 9.946,00 m² tarımsal amaçlı bahçede yardıma muhtaç sokak hayvanlarının (köpek, kedi, at, eşeklerin) bakımını yaptığınızı, herhangi bir ticari amacınızın olmadığını, bu hayvanların bakımı için de yanınızda işçi çalıştırdığınızı belirterek, yanınızda çalıştırdığınız sigortalı işçiye ödediğiniz ücretten gelir ve damga vergisi kesintisi yapıp yapmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde; “Gelir vergisinden muaf olanların veya gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin yanında çalışan işçilerin ücretleri“nin gelir vergisinden istisna edildiği hükmü bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 52. maddesinde ise zirai faaliyet; arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların ürünlerinin istihsalini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanılmasını ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı maddenin devamında ise bu faaliyet sonucu istihsal olunan maddelere mahsul denileceği ve mahsullerin değerlendirilmeleri maksadıyle ve zirai istihsale müteferri olarak işlenmesinin de zirai faaliyete gireceği, ayrıca satışların dükkan ve mağaza açılarak yapılması halinde, mahsullerin dükkan ve mağazaya gelinceye kadar geçirdikleri safhaların zirai faaliyet safhasında kalacağı hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar uyarınca, bahçenizde yardıma muhtaç sokak hayvanlarının (kuş, kedi, köpek, at, eşek v.b) bakılması faaliyetinizin ticarilik vasfı taşımaması ve gerçek usulde vergilendirilmeyen zirai faaliyet kapsamında kalması kaydıyla söz konusu faaliyet kapsamında çalıştırdığınız işçilerin ücretleri Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
DAMGA VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1. maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3. maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9. maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV. Ticari ve Medeni işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün 34 numaralı fıkrasında da, Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kağıtların damga vergisinden istisna olacağı hükmü yer almaktadır.
Buna göre, yardıma muhtaç sokak hayvanlarının bakımı için çalıştırdığınız işçiye ödenen ücretlerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23. maddesinde belirtilen ücretlerden olması durumunda 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrası uyarınca damga vergisinden istisna tutulması; bu madde kapsamında olmaması halinde ise 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV-1/b bendine göre nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 26.02.2015 |
Sayı: 21152195-130-[99-2014-02.5362]-94-454
KDVK Md. 11/1-c,Geç. Md. 17 |
DİİB KAPSAMINDA ÜRETİLEN MALLARIN İHRAÇ KAYDIYLA TESLİMİNDEN DOĞAN KDV’NİN İADESİ |
Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) kapsamında ürettiği malları ihraç kaydıyla satan mükelleflerin bu teslim ile ilgili KDV iade taleplerine ilişkin uygulama hk.
Özelge talep formunuzda; dahilde işleme izin belgesi (DİİB) kapsamında katma değer vergisi (KDV) ödemeksizin satın alınan girdileri kullanarak üretilen malların KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/A-1.5) bölümüne göre ihraç kayıtlı olarak tesliminde hesaplanıp tahsil edilmeyen KDV’nin tecil edilememesi nedeniyle iade edilecek KDV tutarı bulunması halinde, KDV ödemeksizin temin edilen girdiler nedeniyle iadesi talep edilemeyen tutarın indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile indirim konusu yapılabilecek ise KDV beyannamesinin hangi satırında gösterileceğine ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/A-1.5) bölümünde; DİİB sahibi mükelleflerin 3065 sayılı Kanun’un geçici 17. maddesi kapsamında temin ettikleri malzemeleri kullanarak ürettiği malları Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı teslime konu edebilecekleri; DİİB kapsamında KDV ödemeksizin satın aldığı girdileri kullanarak ürettiği malı Kanunun (11/1-c) maddesi kapsamında ihraç kayıtlı olarak teslim eden bir mükellefin iade alacağı KDV tutarının, ihraç kayıtlı teslim nedeniyle hesaplayıp tahsil etmediği KDV tutarından, bu ürün için DİİB kapsamında aldığı girdiler nedeniyle ödemediği KDV tutarı düşüldükten sonra kalan tutardan fazla olamayacağı açıklanmıştır.
Buna göre, DİİB kapsamında ürettiği malları ihraç kaydıyla satan mükelleflerin bu teslim ile ilgili KDV iade taleplerinde aşağıdaki gibi hareket edilmesi gerekmektedir.
1. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin tamamı “Tecil Edilecek KDV” satırında yer alıyorsa mükellefe herhangi bir KDV iadesi yapılmayacak, ihracat gerçekleştiğinde tecil edilen vergi terkin edilecektir.
2. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin tamamı “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer alıyorsa, ihraç kaydıyla teslim nedeniyle hesaplanan KDV ile KDV ödenmeyen alımlar nedeniyle satıcılar veya gümrük idaresi tarafından hesaplanan KDV arasındaki farkın iadesi talep edilecektir.
Bu hesaplama sonucu “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer almasına rağmen iadesi talep edilemeyen KDV tutarı ise, iade talep dilekçesinin verildiği dönem beyannamesinin “İndirimler” kulakçığının “İndirimler” tablosunun “107 Kanun’un (11/1-c) ve Geçici 17. Maddelerinden Doğan İadelerin İndirim Yoluyla Telafisi Nedeniyle İndirilecek KDV” satırı aracılığıyla tekrar indirim hesaplarına alınacaktır.
3. İhraç kaydıyla teslimin ilgili dönem beyannamesinde beyanı sonucunda hesaplanan KDV’nin bir kısmının “Tecil Edilecek KDV” bir kısmının “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer alması halinde,
– İhraç kaydıyla teslim nedeniyle hesaplanan KDV (A), KDV ödenmeyen girdiler nedeniyle hesaplanan KDV (B) farkı bulunacaktır.
– (A-B) farkı, ihraç kaydıyla teslimin beyan edildiği dönem KDV beyannamesindeki “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer alan tutardan büyükse, “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Tecil Edilemeyen KDV” satırındaki tutar, küçükse (A-B) farkının iadesi talep edilebilecektir.
Bu şekilde yapılan hesaplama sonucu “İhracatın Gerçekleştiği Dönemde İade Edilecek Tecil Edilemeyen KDV” satırında yer almasına rağmen iadesi talep edilemeyen KDV tutarı ise, iade talep dilekçesinin verildiği dönem beyannamesinin “İndirimler” kulakçığının “İndirimler” tablosunun “107 Kanun’un (11/1-c) ve Geçici 17. Maddelerinden Doğan İadelerin İndirim Yoluyla Telafisi Nedeniyle İndirilecek KDV” satırı aracılığıyla tekrar indirim hesaplarına alınacaktır.
Maliye Bakanlığı Özelgesi |
Tarih : 24.02.2015 |
Sayı : 18008620-130[ÖZG-2014-45]-6
KDVK Md. 9 |
HAZIR BETON İŞİNDE KDV TEVKİFATI |
Hazır beton işi, inşaat taahhüt işi kapsamında ‘‘hizmet” niteliğinde bir işlem olduğundan tevkifat uygulamasına tabi bulunduğu, dolayısıyla “Belirlenmiş alıcılar” olarak sayılanlara ya da bunlara karşı yapım işini yüklenen mükelleflere karşı ifa edilmesi halinde, tevkifat uygulaması gerektiği, hazır betonun nakli ve yerine konulması işinin imalatçı firma tarafından yapılmasının uygulamaya etkisi bulunmadığı, belirlenmiş alıcılar ya da bunlara karşı yapım işini yüklenen mükellefler haricinde bulunanlara karşı ifa edilen yapım işlerinde ise KDV tevkifatı uygulanmayacağı hk.
Özelge talep formunuzda, …San. Tic. A.Ş.nin imalatını yaptığı hazır betonunun aynı firmanın mikserleri ile taşıtarak müteahhit firmalara Şirketiniz tarafından satışı işleminin katma değer vergisi (KDV) tevkifatına tabi olup olmadığının bildirilmesini istenmektedir.
KDV Kanununun 9/1. maddesi ile vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları vergi alacağının ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.
Söz konusu yetkiye dayanılarak yayımlanan mülga 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin (3.2.1.) bölümünde ve 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1.) bölümünde kısmi tevkifat uygulaması kapsamındaki sorumlular, (I/C-2.1.3.2) bölümünde ise kısmi tevkifat uygulanacak hizmetler sayılmıştır.
Söz konusu Tebliğin (I/C-2.1.3.2.1) ‘‘Yapım İşleri ile Bu İşlerle Birlikte İfa Edilen Mühendislik-Mimarlık ve Etüt Proje Hizmetleri” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalara göre, bu Tebliğin (I/C-2.1.3.1/b) bölümünde sayılanlara karşı ifa edilen yapım işleri ile bu işlerle birlikte ifa edilen mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetlerinde, alıcılar tarafından (2/10) oranında KDV tevkifatı uygulanacağı, yükleniciler tarafından tamamen veya kısmen alt yüklenicilere (taşeronlara) veya daha alt yüklenicilere devredilen yapım işlerinde, işi devreden her yüklenici tarafından, kendisine ifa edilen hizmetlere ait KDV üzerinden tevkifat yapılacağı açıklanmıştır.
Öte yandan inşaat taahhüt işlerinin kapsam ve niteliğini sayma suretiyle belirleyen 60 No.lu Katma Değer Vergisi Sirkülerinin (3.6.5.1.) bölümünde, hazır beton imal edilip mikserlerle götürülerek kalıplara dökülmesi işi (çimento, çakıl, kum ve suyun transmikserlerle karıştırılarak ve şantiyeye nakledilerek pompalarla daha önce hazırlanmış betonarme kalıplara basılması), inşaat taahhüt işleri arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde hazır beton işi, inşaat taahhüt işi kapsamında ‘‘hizmet” niteliğinde bir işlem olduğundan tevkifat uygulamasına tabi bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu yapım işinin Tebliğin (I/C-2.1.3.1.) bölümünde “Belirlenmiş alıcılar” olarak sayılanlara ya da bunlara karşı yapım işini yüklenen mükelleflere karşı ifa edilmesi halinde, hazır beton işine ilişkin KDV tutarı üzerinden (I/C-2.1.3.2.1) bölümüne göre sorumlu tutulan alıcıların (2/10) oranında tevkifat uygulaması gerekmekte olup, hazır betonun nakli ve yerine konulması işinin imalatçı firma tarafından yapılmasının uygulamaya etkisi bulunmamaktadır. Tebliğin (I/C-2.1.3.1.) bölümünde “Belirlenmiş alıcılar” olarak sayılanlara ya da bunlara karşı yapım işini yüklenen mükellefler haricinde bulunanlara karşı ifa edilen yapım işlerinde ise KDV tevkifatı uygulanmayacaktır.
Maliye Bakanlığı Uygulama İç Genelgesi |
Tarih : 18.07.2014 |
Sayı : 29537098-010.06.01.[32]-76160
VUK Md. 160 AATUHK Md. 35, Mük. Md. 35 |
TİCARET SİCİLİNDEN RE’SEN KAYDI SİLİNEN ŞİRKETLERLE İLGİLİ İŞLEMLER |
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicilinden re’sen kayıtları silinen veya bu kapsamda tasfiye işlemlerine başlanılmış olan şirket ve kooperatifler hakkında vergi dairelerince yapılacak iş ve işlemler hk.
6335 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. maddesi 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu maddede;
a) 24.06.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketlerin,
b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya yürürlük tarihinden itibaren iki yıl içinde münfesih olan anonim ve limited şirketlerin,
c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatiflerin,
d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatiflerin,
e) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatiflerin,
bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın yapılacağı hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, geçici 7. madde ile ilgili usul ve esaslar 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” ile belirlenmiştir.
6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicilinden re’sen kayıtları silinen veya bu kapsamda tasfiye işlemlerine başlanılmış olan şirket ve kooperatifler hakkında vergi dairelerince yapılacak iş ve işlemler aşağıda açıklanmıştır.
1- Anomim ve limited şirketler ile kooperatiflerin ticaret sicil müdürlükleri tarafından 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uyarınca ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın yapılan tasfiyeleri neticesinde ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi halinde söz konusu şirketlerin ve kooperatiflerin tüzel kişiliği ortadan kalkacağından, bu kurumların vergi mükellefiyetleri de sona erecektir.
2- Ticaret sicilinden kayıtları re’sen silindikleri tescil ve ilan olunan şirketler hakkında vergi daireleri tarafından sistem kayıtlarından yapılan sorgulama sonucunda bu şirketlerin aynı zamanda Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesi gereğince mükellefiyet kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşılması halinde; terkin tarihi olarak vergi dairesi tarafından mükellefiyetin re’sen terkin edildiği tarih esas alınacağından, terk tarihinde herhangi bir düzeltme yapılmayacaktır. Bu mükelleflerin faaliyetinin olmadığı yönünde daha önce re’sen terkin işlemleri için yoklama yapıldığından ayrıca yoklama yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Bununla birlikte, ticaret sicilinden kaydının silindiği tarih olan Kayıt Silme İşleminin Tescil Tarihinin sisteme girişinin yapılması, konu ile ilgili belgelerin mükellefin tarh dosyasına konulması gerekmektedir.
3- Ticaret sicilinden re’sen silindikleri tescil ve ilan olunan şirketlerin vergi dairesi sicil kayıtlarında faal olduklarının anlaşılması halinde; mükellefin tüm iş yeri adreslerinde yapılacak yoklama ile faaliyetine devam edip etmediği tespit edilecektir.
Yapılan yoklama sonucunda mükellefin faaliyetinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde bir örneği ekte yer alan “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu” düzenlenecek ve sistemde bilgi girişi yapılarak, “10-6102 sayılı Kanun’un Geçici 7. Maddesine Göre Terk” türü ile Kayıt Silme İşleminin Tescil Tarihi itibariyle mükellefiyet kaydı terkin edilecektir. Ancak kayıt silme işleminin tescil tarihinden önce mükellef hakkında 2004/14 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi kapsamında re’sen terkine yönelik yoklama yapılmışsa ilk yoklama tarihi itibariyle mükellefiyet kaydı terkin edilecektir.
Yapılan yoklama sonucunda mükellefin faaliyetine devam ettiğinin tespit edilmesi halinde bir örneği ekte yer alan “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu” düzenlenecek ve sistemde bilgi girişi yapılarak, “10-6102 sayılı Kanun’un Geçici 7. Maddesine Göre Terk” türü ile Kayıt Silme İşleminin Tescil Tarihi itibariyle mükellefiyet kaydı terkin edilerek;
– Aktife kayıtlı gayrimenkul ve araçlara ilişkin olanlar dahil olmak üzere faaliyetin devamına karine teşkil eden tasarrufların, adi ortaklığın tesisini gerektirecek şekilde birden fazla ortak tarafından gerçekleştirildiğinin tespiti halinde, söz konusu ortaklar için adi ortaklık şeklinde mükellefiyet kaydı açılması,
– Söz konusu faaliyetlerin ortaklardan yalnızca biri tarafından yürütüldüğünün tespiti halinde ise diğer ortaklar açısından mükellefiyet tesisini gerektiren bir durum bulunmadığından, faaliyette bulunan kişi adına mükellefiyet kaydı açılması,
– Adına mükellefiyet tesis edilen kişi/kişilere durumun bir yazı ile bildirilmesi gerekmektedir.
4- Anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeye girmeden ticaret sicil kayıtlarının re’sen silinmesi halinde; bu mükelleflerin ticaret sicil kayıtlarının re’sen silindiği tarihten önceki döneme ilişkin verilecek kurumlar vergisi beyannamesinin kaydın re’sen silindiğinin tescil edildiği ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar şirket veya kooperatiflerin bağlı bulunduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
5- Tasfiyeye giren ve tasfiyesi sonuçlanmak suretiyle veya tasfiyeye başlanılmış olmakla birlikte tasfiyenin sonuçlandırılamaması nedeniyle ticaret sicil kayıtlarından re’sen silinen şirketler ve kooperatifler ile anılan maddenin yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ve tasfiye döneminde ticaret sicil kayıtlarından re’sen silinen şirketler ve kooperatiflerin; sicil kaydının re’sen silindiğinin tescil edildiği tarih tasfiyenin bitiş tarihi olarak kabul edilecektir. Söz konusu mükelleflerin tasfiyenin sona erdiği döneme ilişkin tasfiye beyannamelerinin, tasfiyenin sonuçlandığı yani ticaret sicil kaydının re’sen silindiğinin tescil edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde şirket veya kooperatiflerin bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
6- Şirket veya kooperatiflerin alacaklıları tarafından iflas istemiyle mahkemeye müracaat edilmesi üzerine, mahkemece iflasının açılmasına karar verilmesi halinde, tasfiye işlemleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yürütüleceğinden; tasfiyeye girmiş ve ticaret mahkemesince hakkında iflas kararı verilen söz konusu şirket ve kooperatiflerin vergilendirmeye ilişkin ödevleri dolayısıyla tasfiye memurlarına düşen sorumluluğun iflas idaresince yerine getirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda olan şirket ve kooperatiflerin iflas işlemlerinin tamamlandığının bildirilmesi üzerine şirketin veya kooperatifin ticaret sicil kaydının silindiğinin tescil edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde şirket veya kooperatifin bağlı olduğu vergi dairesine tasfiye beyannamesinin verilmesi gerekmektedir.
7- Ticaret sicilinden kaydı silinen şirketler ve kooperatiflerin kanuni temsilcileri ile limited şirket ortaklarının, silinme tarihinden önceki dönemlere ilişkin kamu borçlarından doğan sorumlulukları, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında devam edecektir.
Diğer taraftan, ticaret sicilinden silinen şirket ve kooperatifler hakkında cebri takibata başlanılmamış olması, bunların tüzel kişilikleri ortadan kalktıktan sonra 6183 sayılı Kanun’un 35. ve mükerrer 35. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
8- Ticaret sicil müdürlüklerince anılan madde kapsamında yapılan işlemler ticaret sicili gazetesinde ilan edilmektedir. Bu tescil ve ilanlara ilişkin bilgilerin elektronik ortamda Gümrük ve Ticaret Bakanlığından alınmasıyla ilgili çalışmalar Başkanlığımızca sürdürülmektedir. Anılan bu bilgiler vergi dairesi kullanımına açılacak olup, E-VDO duyuru ekranlarında gerekli bilgilendirme yapılacaktır. Söz konusu bilgilendirme dışında mükellefler tarafından ilgili tescil ve ilana ilişkin ticaret sicil gazetesinin ibrazı ile müracaat edilmesi veya ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilana ilişkin ticaret sicil gazetesi ile kayıtları silinen şirketlerin bildirilmesi halinde yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında işlem tesis edilmesi mümkün bulunmaktadır.