İşyerlerinde Mülteci Çalıştıranlar Nelere Dikkat Etmelidir?
I- GİRİŞ
Bilindiği üzere mülteci; iltica eden yani sığınan, sığınmacı manasına gelmektedir. Yine malum olduğu üzere başta Suriye olmak üzere Dünya’nın çeşitli yerlerinde yaşanan savaşlar nedeniyle sadece ülkemiz değil tüm Avrupa mülteci sorunuyla karşı karşıyadır. Meselenin insani boyutu itibariyle elbette ki imkanlar dahilinde bu hale düşmüş olan insanlara, gerekli destek verilmelidir. Konunun bu yönü yazımızın amacını da çapını da aşmaktadır.
Biz bu çalışmada, resmi makamların son verilerine göre ülkemizde 3 milyon sayısına yaklaşan mültecilerin çalışama hayatına etkisini irdeleyecek ve bu bağlamda “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik”(1) çerçevesinde işyerlerinde mülteci(2) çalıştırmanın esaslarını anlatmaya çalışacağız.
II- İŞYERLERİNDE MÜLTECİ ÇALIŞTIRMANIN ESASLARI
A- ÇALIŞMA İZNİ ALMANIN ESASLARI
Mezkur Yönetmelik çerçevesinde çalışma iznini alabilmek için bir takım şartlar öngörülmüş olup öncelikle çalışma izninin hemen alınması mümkün değildir. Buna göre mülteci konumunda olan bir kişi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na geçici koruma kayıt tarihinden altı ay sonra çalışma izni almak için başvuruda bulunabilecektir.
Söz konusu başvurular, bu kişileri çalıştıracak işveren tarafından e-Devlet Sistemi üzerinden yapılacaktır. Ancak, mülteci konumunda olan bir kişi kendi işini kurmak ve bağımsız çalışmak arzusundaysa bu kişi, Bakanlığa kendi adına başvuru yapma imkanına sahiptir.
Çalışma izni başvurusunda iki meslek için istisnai bir durum söz konusudur. Şöyle ki, sağlık meslek mensuplarının (Tabipler ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, hemşire, ebe ve optisyenler ile 11.04.1928 tarihli 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un ek 13. maddesinde tanımlanan diğer meslek mensuplarını ifade etmektedir) Sağlık Bakanlığı’ndan, eğitim meslek mensuplarının (14.06.1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda tanımlanan öğretmen, uzman ve usta öğreticiler ile 04.11.1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda tanımlanan öğretim elemanlarını ifade etmektedir) ise Milli Eğitim Bakanlığı’ndan veya YÖK’ten ön izin almaları gerekmekte olup bu ön izinden sonra Çalışma Bakanlığı’na çalışma izni başvurusunda bulunmaları mümkündür.
B- ÇALIŞMA İZNİ OLMAKSIZIN MÜLTECİ ÇALIŞTIRMANIN YAPTIRIMI
Adı geçen Yönetmeliğe göre artık mültecilerin Türkiye’de çalışma izni olmaksızın çalışmaları veya çalıştırılmaları mümkün değildir. Aksi bir durumun tespiti halinde her iki taraf için de 27.03.2003 tarih 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un ilgili hükümlerinin uygulanacaktır. Dolayısıyla, çalışma izni olmayan mülteci konumunda olan işçi çalıştırıldığının tespit edilmesi halinde işverene her bir yabancı için 8.848 TL tutarında idari para cezası öngörülmüştür. Buna göre bir işçi için öngörülen bu cezanın birden fazla işçinin tespiti halinde alacağı yekûn tutar oldukça ağır olabilecektir. Kaldı ki, söz konusu yabancı işçinin sigorta bildiriminin de yapılmamış olması kuvvetle muhtemel olup bu durum için Sosyal Güvenlik Mevzuatı uyarınca ayrıca 3.294 TL tutarında idari para cezası uygulanacaktır. Bu durumda çalışma izni olmaksızın çalıştırılan bir mülteci işçinin sadece ceza açısından maliyeti yaklaşık 12.000 TL’dir.
Bununla birlikte, çalışma izni olmaksızın işçi çalıştırmak yasak olduğu gibi çalışmak da yasak olduğundan çalışma izni olmaksızın çalışan mülteci işçi de ceza ödemek zorunda kalacaktır. Bu durumdaki mülteci işçinin ödeyeceği idari para cezasının tutarı 881 TL’dir. Çalışma izni olmadan işyeri açan ve bağımsız çalışan mültecilerin ödeyeceği idari para cezasının tutarı ise 3.536 TL’dir.
C- ÇALIŞMA İZNİNDEN MUAFİYET VE MÜLTECİ ÇALIŞTIRABİLME KOTASI
Mülteci konumunda olan kişilerin mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışma izni almadan çalışabilmelerine imkan tanınmıştır. Bu kapsamdaki işlerde çalışmak isteyen mülteciler, çalışma izni muafiyeti başvurularını geçici koruma sağlanan il valiliğine yapmaları gerekmekte olup söz konusu başvuruları alan valilikler bu başvuruları Çalışma Bakanlığı’na bildirileceklerdir. Söz konusu muafiyet konusunda yerli işgücünü korumaya matuf Çalışma Bakanlığı’na bir yetki verilmiştir. Şöyle ki, Çalışma Bakanlığı’nın mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacak yabancılara ilişkin il ve kota sınırlaması getirme yetkisine haiz kılınmıştır.
Çalışma izninin alınmış olması istenildiği kadar mülteci işçi çalıştırılabileceği manasına gelmemektedir. Öncelikle mülteci işçileri her ilde çalıştırma imkanı bulunmamaktadır. Mülteci işçilere çalışma izinleri kalmalarına izin verilen illerde geçerli olacaktır.
Çalışma izni olsa dahi işyerleri istedikleri sayıda işçi istihdam edemeyeceklerdir. Buna göre mülteci istihdamı, sayı itibariyle işyerinde çalıştırılan Türk vatandaşı sayısının yüzde 10’unu geçemeyecektir. Örneğin, toplam 100 Türk vatandaşı istihdam eden bir işyeri çalışma iznine sahip en fazla 10 mülteci istihdam edebilecektir. Diğer taraftan toplam çalışan sayısı ondan az olan işyerlerinde ise en fazla bir mültecinin çalışmasına izin verilecektir. Örneğin, işyerinde 5 işçi de çalışsa, 3 işçi, 9 işçi de çalışsa bu işyerlerinde bir mülteci çalışabilecektir.
III- SONUÇ
Ülkemizde bilhassa Suriye’nin durumu nedeniyle milyonlarca mülteci hayatta kalma çabası içindedir. Bu acı bir tablo olmakla birlikte yerli işgücünün kendi ekmeği için bir tehdit manasına da gelmektedir. İşte bu karışık tabloyu disipline etmek amacıyla bir mevzuat düzenlemesi yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu düzenleme yerli işgücünü korumaya yönelik olduğu görülmektedir. Ancak, getirilen bu kuralların kontrolünün ne şekilde yapılacağı net değildir. Kaldı ki, ülkemizde kayıt dışı istihdamla mücadele henüz yeterli seviye ulaşmamıştır. Dolayısıyla, düzenlemenin amacına ulaşabilmesi için konulan kurallara uyulup uyulmadığının da denetlenmesi gerekmektedir.
* İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Denetmeni
(1) 15.01.2016 tarih ve 29594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(2) Düzenleme hükümlerinin tam muhatabı olan “geçici koruma sağlanan yabacı” ibaresini kullanmıştır. Makalede ise ifade kolaylığı açısından “mülteci” ibaresi kullanılacaktır.
OSMAN ÖZBOLAT’