İmar Plânlarına Karşı İtiraz ve Dava Açma Süreleri
I- GİRİŞ
Anayasamızın 166. maddesine göre ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayicin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak devletin görevidir.
Yine Anayasamızın 57. maddesinde konut hakkına ilişkin; “devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” hükmü gereği devletin konut hakkına ilişkin görevinin plânlama çalışmaları yapılması suretiyle bu görevin lâyıkı veçhiyle yerine getirilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Kamusal faaliyetlerin plânsız bir şekilde yürütülmesi durumunda kamu yararının gerçekleştirilmesinin çok zor olacağı tartışmasızdır. Burada devlete ve ilgili kamu idarelerine önemli sorumluluklar düşmektedir.
Konu yazımızda, Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkını doğrudan ilgilendiren imar plânlarına karşı başvurulabilecek itiraz ve dava açma sürelerine değinilecektir.
II- İMAR PLÂNLARI, İMAR YETKİSİ VE İMAR PLÂNLARININ YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ
A- İMAR PLÂNLARI
İmar plânlaması, belediye mücavir alan sınırlarının ve diğer tüm yerleşim bölgelerinin mevcut durumunun muhafaza edilmesi, iyileştirilmesi ve gelecekte ihtiyaç halinde diğer gereksinimleri karşılayacak şekilde hazırlanması olarak tanımlanabilir.
Anayasa, uluslararası sözleşme hükümleri, ilgili diğer kanunlar ve ikincil mevzuat olarak uygulamaya açıklık getiren yönetmelik, tebliğ ve yönergeler imar hukukunun kaynakları arasında yer almaktadır. Uygulamada doğrudan karşımıza çıkan imar hukuku kaynakları olarak, İmar Kanunu, Kadastro Kanunu, Tapu Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Kıyı Kanunu, Boğaziçi Kanunu, Turizmi Teşvik Kanunu gibi kanunlar ile bu kanunların uygulanmasına ilişkin teknik ayrıntıları düzenleyen yönetmelikleri sayabiliriz.
İmar Kanunu’nun 6. maddesine göre, plânların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından; “Bölge Plânları” ve “İmar Plânları”, imar plânlarının ise, “Nazım İmar Plânları” ve “Uygulama İmar Plânları” olarak hazırlanacağı ve uygulama imar plânlarının, gerektiğinde etaplar halinde de yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, çevre düzeni plânlarının ülke ve bölge plânlarına uygun olarak hazırlanacağı, nazım imar plânlarının da varsa bölge ve çevre plânlarına uygun olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, uygulama imar plânlarının da nazım imar plânlarına uygun olarak hazırlanması gerektiği belirtilmiştir. Kanun metninden anlaşılacağı üzere plânlar hiyerarşik olarak sıralanmıştır. Bu hiyerarşiye göre, ülke ve bölge plânları çevre plânlarının üzerinde, çevre plânlarının da nazım imar ve uygulama imar plânlarının üzerinde bir norm, kural olduğu ve plânların bu hiyerarşiye uygun olarak dizayn edilmesi gerektiği tabidir.
Makalemizin yazım konusu olan imar plânları, nazım imar plânları ve uygulama imar plânları olarak ikiye ayrılmaktadır.
İmar Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 5. maddesinde;
“Nazım İmar Plânı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.
Uygulama İmar Plânı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.”
olarak tanımlanmıştır.
B- İMAR YETKİSİ
İmar Kanunu’nun 7. maddesine göre nüfusu 10.000’i aşan yerleşmelerin imar plânlarının yaptırılmaları mecburi olduğu, 10.000’i aşmayan yerleşmelerde ise imar plânının gerekli olup olmadığına ise belediye meclisinin karar vereceği hüküm altına alınmıştır.
Nazım imar plânlarının hazırlanmasında; büyükşehir olan iller ile büyükşehir belediyesi bulunmayan iller arasında farklı bir uygulama mevcuttur. Büyükşehir belediyelerinde, nazım imar plânları büyükşehir belediyelerinin yetkisindedir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/b maddesine göre; çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak büyükşehir belediyesinin görev alanındadır.
Uygulama imar plânlarının hazırlanmasında ise asıl yetki belediyelere aittir. Nüfusu son sayımda 10.000’i aşan şehirlerde nazım imar plânı gibi uygulama imar plânının da yapılması zorunludur. Bu zorunluluk doğrultusunda uygulama imar plânı yapma yetkisi belediyelere aittir. İstisnai olarak, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/b maddesine göre, nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmayan ilçe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak büyükşehir belediyesinin görev alanındadır.
İmar planlarına ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bazı kamu kurumlarına çeşitli yetkiler tanınmıştır. 3194 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile hüküm altına alınan söz konusu yetkiler aşağıda sıralanmıştır:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerekli görülen hallerde, kamu yapıları ve enerji tesisleriyle ilgili alt yapı, üst yapı ve iletim hatlarına ilişkin imar plânı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanunu’nun uygulanması amacıyla yapılması gereken plânların ve plân değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar plânlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme plânlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re’sen onaylamaya yetkilidir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birden fazla belediyeyi ilgilendiren imar plânlarının hazırlanmasında, kabul ve onaylanması safhasında ortaya çıkabilecek ihtilafları halleder, gerektiğinde re’sen onaylar. Kesinleşen plânlar ilgili belediyelere ve valiliklere tebliğ edilir. Bu plânların uygulanması mecburidir.
Bir kamu hizmetinin görülmesi maksadı ile resmi bina ve tesisler için imar plânlarında yer ayrılması veya bu amaçla değişiklik yapılması gerektiği takdirde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, valilik kanalı ile ilgili belediyeye talimat verebilir veya gerekirse imar plânının resmi bina ve tesislerle ilgili kısmını re’sen yapar ve onaylar.
4046 sayılı Kanun kapsamında gelir ortaklığı modeli ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemine göre özelleştirme işlemleri yapılan hizmet özelleştirilmesi niteliğindeki yatırımların yapılacağı yerlerde hazırlanan veya hazırlattırılan plânları, Özelleştirme İdaresince değerlendirilmek ve sözleşmeye uygunluğu konusundaki görüşü de alınmak kaydı ile re’sen onaylamaya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkili olup, her türlü ruhsatı ilgili belediye en geç iki ay içinde verir.
Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar plânlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler.
Ayrıca, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya mülkiyeti hazineye, kamu kurum veya kuruluşlarına veya gerçek kişilere veyahut özel hukuk tüzel kişilerine ait olan taşınmazlar üzerinde kamu veya özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan yatırımlara ilişkin olarak ilgililerince hazırlandığı veya hazırlatıldığı halde yetkili idarece üç ay içinde onaylanmayan etüt, harita, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar plânlarını, parselasyon plânlarını ve değişikliklerini ilgililerinin valilikten talep etmesi ve valiliğin teklifte bulunması üzerine bedeli mukabilinde yapma, yaptırma ve onaylama, başvuru tarihinden itibaren iki ay içinde yetkili idarece verilmemesi halinde bedeli mukabilinde re’sen yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatını verme yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmiştir.
C- İMAR PLÂNLARININ YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ
İmar plânları; nazım imar plânı ve uygulama imar plânından meydana gelir. Mevcut ise bölge plânı ve çevre düzeni plân kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar plânları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu plânlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde plânlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve plânları belediye meclisi on beş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.
Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak plânlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde plânlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve plânları on beş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.
İmar plânları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar plânının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.
III- İMAR PLÂNLARINA İTİRAZ VE DAVA AÇMA SÜRELERİ
A- İMAR PLÂNLARINA İTİRAZ
İmar plânlarına göre parselasyon plânları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu plânlar bir ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir.
2577 sayılı Kanun’a göre dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem tesisi üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
2577 sayılı Kanun’a göre idari dava açma süresi altmış gün olduğundan bu süre içerisinde ilgililer imar plânlarına itiraz edebilirler. Ancak, 3194 sayılı Kanun’da imar planlarının bir ay içerisinde kesinleşeceği hüküm altına alındığından üst makama veya üst makam yoksa ilgili makama başvurma süresi ya da diğer bir deyişle itiraz süresi özel düzenlemeden dolayı bir aydır.
B- İMAR PLÂNLARINA KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ
İmar plânlarına karşı, itiraz etmeden direk olarak yargı yoluna başvurulabilir. Ancak, imar plânlarının askıda kaldığı bir aylık süre boyunca idare mahkemelerinde -imar plânları kesinleşmediği için- dava açılamaz. Dava ancak imar plânları kesinleştikten sonra açılabilir. Dolayısıyla, imar plânlarına karşı itirazsız dava açma süresinin başlangıç tarihi ve süresi, imar plânlarının kesinleştiği günden -askı süresinin son gününden- sonraki günde başlar ve altmışıncı günün sonunda sona erer.
İmar plânlarına karşı itiraz edilmesi halinde ilgili kurumların cevap verme süresi askı süresinin sonundan itibaren başlar ve cevap verme süresi olan altmışıncı günün sonunda sona erer. İlan tarihinin son gününü izleyen günden itibaren altmış gün içinde cevap verilmez ise talep reddedilmiş sayılır ve bu tarihi takip eden altmış günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabilir.
İlan tarihinin son gününü izleyen günden sonraki altmış gün içinde cevap verilmek suretiyle talebin reddedilmesi halinde bu cevabın tebliğini izleyen günden itibaren altmış günlük dava açma süresi içinde idari dava açılabilir. Ancak, talebin reddinin dava açma süresi içerisinde değil de sonraki bir tarihte reddedilmesi halinde cevap verildiği günden itibaren değil cevap verilmesi gereken son günü takip eden altmış gün içinde dava açılmalıdır. Bu halde daha ilk altmış günün dolduğu tarihten itibaren birinci kısma göre sanki istem reddedilmiş gibi davanın açılması gerekir.
Öte yandan, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez.
Konuyu örnek yardımıyla müşahhaslaştırmak daha faydalı olacaktır. Şöyle ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin nazım imar plânı değişikliği yaptığı ve söz konusu değişikliği 07.01.2014 tarihinde askıya çıkardığı ve ilan ettiğini varsayalım. Bu durumda itiraz ve dava açma süreleri şu şekilde olacaktır:
07.01.2014 |
İlan tarihi |
07.02.2014 |
İtiraz süresi son gün (imar plânları 1 ay askıda kalır ve kesinleşir) |
İmar plânlarına itiraz edilmemesi halinde
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
60 gün içinde imar plânlarına karşı idari mahkemede dava açılması gerekir. |
İmar plânlarına itiraz edilmesi halinde
İmar plânlarına karşı itiraz edilmesi halinde ilgili idarenin 60 günlük cevaplama süresi vardır.
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
İlgili idarenin cevap verme süresi |
İtiraz halinde üç durum mevcuttur:
1- İdarenin Cevap Verme Süresi İçinde İtiraza Cevap Vermesi Halinde
İlgili idarenin cevap verme süresi içerisinde itiraza cevap vermesi ve itirazın reddi halinde dava açma süresi itirazın reddi yazısının tebliği tarihinden itibaren başlar ve altmışıncı günün sonunda sona erer.
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
İlgili idarenin cevap verme süresi |
17.03.2014 |
İlgili idarenin itirazın reddi yazısının tebliğ tarihi |
16.05.2014 |
Dava açma süresi son gün (red yazısının tebliğinden sonraki günden itibaren 60 gün) |
2- İdarenin Cevap Verme Süresi İçinde Değil de Sonraki Bir Tarihte İtiraza Cevap Vermesi Halinde
İlgili idarenin cevap verme süresi içerisinde itiraza cevap vermemesi ya da ileri bir tarihte cevap vermesi halinde itiraz reddedilmiş sayılır ve dava açma süresi cevap verme süresinin son gününden sonraki tarihten itibaren başlar ve altmışıncı günün sonunda sona erer.
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
İlgili idarenin cevap verme süresi |
21.05.2014 |
İlgili idarenin itirazın reddi yazısının tebliğ tarihi |
07.06.2014 |
Dava açma süresi son gün (cevap verme süresinin son gününden sonraki 60 gün) |
3- İdarenin Kesin Cevabın İleriki Bir Tarihte Vereceğini Bildirmesi Halinde
İlgili idarenin cevap verme süresi içerisinde itiraza cevap vermesi ancak cevabın itirazın reddi şeklinde değil de itira-
zın halen görüşüldüğü ve henüz karara varılamadığı yönünde cevap vermesi halinde itiraz hakkı sahibinin seçimlik hakkı vardır. Şöyle ki, itiraz sahibi kesin cevabı bekleyebileceği gibi beklemeden de dava yoluna gidebilir.
– İtiraz hakkı sahibinin kesin cevabı beklememesi halinde
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
İlgili idarenin cevap verme süresi |
17.03.2014 |
İlgili idarenin kesin olmayan cevabi yazısı tebliğ tarihi |
16.05.2014 |
Dava açma süresi son gün (kesin olmayan cevabi yazının tebliğinden sonraki günden itibaren 60 gün) |
– İtiraz hakkı sahibinin kesin cevabı beklemesi halinde
07.01.2014 |
İlan tarihi |
17.01.2014 |
İtiraz sahibinin imar plânına itiraz ettiği tarih |
07.02.2014 |
İmar plânlarının kesinleştiği tarih |
08.04.2014 |
İlgili idarenin cevap verme süresi |
17.03.2014 |
İlgili idarenin kesin olmayan cevabi yazısı tebliğ tarihi |
17.07.2014 |
Kesin cevabın en son bekleneceği tarih (itiraz tarihinden itibaren altı ay beklenir) |
15.09.2014 |
Dava açma süresi son gün* |
*Kesin cevabın en son beklenen tarihten (17.07.2014) önce gelmesi halinde dava açma süresi yazının tebliğinden sonraki günden itibaren başlar ve altmışıncı günün sonunda sona erer.
IV- SONUÇ
İmar plânları, şehrin yaşanılabilir ve düzenli bir yapıda olması adına önem arz eden ve uygulayıcıları tarafından ilmek ilmek titizlikle örülmesi gereken plânlardır.
İmar plânlarına, sağlıklı, güvenilir ve yaşanılabilir alanlar sağlama, yaşam kalitesini arttırma gibi bir takım sorumluluklar yüklenmiştir. Bu açıdan, imar plânları yapılırken tüm beklentiler göz önünde bulundurularak yapılmalı ve her türlü ihtiyaç giderilmelidir.
İmar plânları bir şehrin anayasası hükmündedir. Şehrin tüm imar plânlarının yani anayasasının bir kez yapılıp tekrar be tekrar değiştirilmemesi şehrin düzeni, yaşanılabilirliği ve plânlı olması adına çok önemlidir. Ayrıca, mülkiyet sahiplerinin de imar plânlarını sürekli takip etmesi ve zamanında haklarını kullanması ve imar plânlarının uygulamaya konulduktan sonra değişmemesi de ayrı bir öneme haizdir. Dolayısıyla, uygulayıcılarla birlikte mülkiyet sahiplerine de büyük iş düşmektedir.
KAYNAK : E-Yaklaşım Mayıs 2014