Avukatların Sigortalılığı
I- GİRİŞ
Gerek mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu açısından hizmet akdine dayanarak çalıştırılanlar sigortalı sayılmaktadırlar. Her iki Kanun’da sigortalı sayılmayanlar ayrıca belirtilmiştir. Kanunla serbest olarak çalışan ve topluluk sigortasına tabi olan avukatların sigortalılığı ile ilgili olarak 5510 sayılı Kanunla birçok değişiklik yapılmıştır.
Biz bu çalışmamızda serbest avukatların çalışmalarının Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddelerine göre serbest meslek kazancı kapsamına değerlendirilmesi, serbest avukatlık yapanların sigortalılığı, hizmet akdine tabi olarak çalışan avukatların sigortalılığı, stajyer avukatların, Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan yaşlılık aylığı almakta olan avukatlarla ilgili son düzenlemelerden bahsedilecektir.
II- SERBEST AVUKATLARIN ÇALIŞMALARININ GELİR VERGİSİ KANUNU UYARINCA SERBEST MESLEK KAZANCI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesinde avukatlık mesleği “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest meslektir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddeleri Avukatlık Kanunu’nun ilgili maddesini desteklemektedir. Kanun’un;
- maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlar da, serbest meslek kazancıdır.”
- maddesinde ise, “Serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez.” denmektedir.
Avukatlık mesleği sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmadığı, serbest avukatlık mesleğinin bir işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapıldığı dikkate alındığında, serbest avukatların avukatlık faaliyetlerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 ve 66. maddeleri kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılmaktadır.
III- SERBEST AVUKATLIK YAPANLARIN SİGORTALILIĞI
Mülga 506 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde “Kurum, (SSK) 2 ve 3. maddelere göre sigortalı durumda bulunmayanların, Çalışma Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalarıyla meslek hastalıkları), (hastalık), (analık), (malûllük, yaşlılık ve ölüm) sigortalarından birine birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabilir.” denilmekteydi.
Avukatlık Kanunu’nun 186. maddede, 188. madde dışında kalan avukatların 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesinde gösterilen “Topluluk Sigortasına” girmeleri zorunludur. Ancak, bu zorunluluk (Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası) bakımından olup (iş kazaları ve meslek hastalıkları), (Hastalık) ve (Analık) sigortalarına girmek avukatın isteğine bağlıdır.
Mülga 506 sayılı Yasa’nın 86. ve Avukatlık Kanunu 186. maddesi birlikte değerlendirildiğinde serbest avukatlık yapanların “Topluluk Sigortasına” girmeleri zorunluydu. Ancak bu zorunluluk uzun vadeli sigorta kolları açısından (Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası) söz konusu olmaktaydı. Kısa vadeli sigorta kolları açısından (iş kazaları ve meslek hastalıkları), (Hastalık) ve (Analık) ise böyle bir zorunluluk söz konusu değildi.
Topluluk sigortasına tabi avukatların kısa vadeli sigorta kolları özellikle de hastalık sigortası yönünden zorunlu sigortalı olmamaları meslek mensuplarını birtakım arayışlara itmişti. 13.01.2004 tarih 5043 sayılı Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapan Kanunla 01.01.2004 tarihinde yürürlüğe girmek üzere “Türkiye Barolar Birliği nezdinde sosyal güvenlik, sosyal yardım ve dayanışma hizmetlerinde kullanılmak üzere kaynağı bu Kanun’un 27. maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen gelirlerin yarısı olan “Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu” kurulmuştur.
Bu fondan yapılacak harcamaların esas ve usulleri ile diğer hususlar Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanacak ve Adalet Bakanlığınca onaylanacak yönetmelikte gösterilir.
Fon gelirleri ile harcamaları her yıl Adalet Bakanlığı tarafından ek 4. maddedeki esas ve usullere göre denetlenir.” hükmü getirilmiş ve bu olumsuz durum çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştı.
Ancak 5510 sayılı Kanun’un 106. maddesiyle 19.03.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 186 ilâ 188 ve 191. maddeleri, ayrıca 5510 sayılı Kanun’un topluluk sigortasını düzenleyen 86. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece topluluk sigortası da yürürlükten kaldırılmıştır.
5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,
3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,
4) Tarımsal faaliyette bulunanlar
sigortalı sayılırlar.
Bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden itibaren serbest avukatlık yapanlar 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca eksi adıyla Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 506 sayılı Kanun’a ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen geçici 5. maddesinin 2 numaralı alt maddesi uyarınca, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte([1]) mülga 506 sayılı Kanun’un 86. maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm topluluk sigortasına tabi olanlardan avukat ve noterler, Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar.
IV- HİZMET AKDİNE TABİ OLARAK ÇALIŞAN AVUKATLARIN SİGORTALILIK DURUMU
Avukatlar hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılmaları durumunda 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca sigortalı sayılacaklardır.
V- STAJYER AVUKATLARIN SİGORTALILIĞI
Avukatlık Kanunu’nun 15. maddesinde; avukatlık stajının bir yıl olduğu, stajın ilk altı ayının mahkemelerde ve kalan altı ayının da en az beş yıl kıdemli bir avukatın yanında yapılacağı belirtilmiştir.
Avukatlık Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca staj Kanun’dan doğan bir zorunluluktur, mesleki bilgi ve tecrübeyi kazanmak amacıyla yapılmaktadır. Bu yüzden avukatlık stajı süresince hizmet akdi ilişkisi doğmamaktadır. Staj süresince stajyere ücret ödenmesi de yine hizmet akdi ilişkisini doğurmamaktadır.
Burada üzerinde durulması gereken önemli bir konuda staj süresinde SSK’ya bildirim yapılması durumunda, yapılan staj geçerliliğini yitirmektedir.
5510 sayılı Kanun’un 41. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri borçlanılabilmektedir. Aynı maddeye göre sigortalıların kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 66. maddesinin 9 numaralı alt maddesi uyarınca borçlanma başvuru belgeleri sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj sürelerinin borçlandırılması hâlinde, ilgili baro başkanlıklarınca onaylanır.
Avukatlık stajı yapmakta olanların genel sağlık sigortalılığı ile ilgili 6111 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesine ekleme yapılmıştır. Buna göre 19.03.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca avukatlık stajı yapmakta olanlardan bu Kanun’a göre genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar staj süresi ile sınırlı olmak üzere genel sağlık sigortalısı sayılır. Bu şekilde genel sağlık sigortalısı sayılanların genel sağlık sigortası primleri Kanun’un 82. maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının % 6’sıdır. Bu primler Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenir.
6111 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanun’un 61. maddesine de ekleme yapılmıştır. Buna göre 60. maddenin sekizinci fıkrası kapsamında sayılanlar avukatlık stajına başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve avukatlık stajları devam ettiği sürece genel sağlık sigortalılıkları devam eder. Bu kapsamdaki stajyerler, staja başladıkları tarihten itibaren bir ay içerisinde Türkiye Barolar Birliği’nce genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirilir.
6111 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanun’a eklenen geçici 32. madde uyarınca yabancı uyruklu öğrencilerden avukatlık stajına başlayanlarla ilgili düzenleme yapılmıştır. Buna göre bu Kanun’un 60. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca genel sağlık sigortalısı sayılan yabancı uyruklu öğrencilerden yükseköğrenimleri, aynı maddenin sekizinci fıkrası uyarınca avukatlık stajına başlayanlardan stajyerlikleri anılan fıkraların yürürlüğe girdiği tarihten önce başlamış olanların genel sağlık sigortalılıkları söz konusu fıkraların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar ve yabancı uyruklu öğrenciler ilgili üniversitelerce, stajyerler Türkiye Barolar Birliği’nce bu tarihten itibaren bir ay içerisinde genel sağlık sigortası giriş bildirgesiyle Kurum’a bildirilir.
VI- EMEKLİ VE YAŞLILIK AYLIĞI ALAN AVUKATLARLA İLGİLİ SON DÜZENLEMELER
5510 sayılı Kanun’un 30. maddesindeki düzenlemeler çerçevesinde 4/a (SSK- hizmet akdiyle çalışanlar), 4/b (Bağ-Kur – kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar) ve 4/c (Emekli Sandığı – kamu görevlileri) kapsamında yaşlılık veya emekli aylığı alanlardan, esnaf olarak çalışmaların aylıklarından % 10 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) kesintisi yapılmaktaydı. Ancak bu kesinti 6663 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 21.02.2016 tarihinde emekli ve yaşlılık aylıklarından yapılan SGDP kesintisinin kaldırıldığına ilişkin basın açıklaması yapılmıştır.
Basın açıklamasına göre yaşlılık veya emekli aylığı bağlandıktan sonra çalışmaya devam edenlerin (Ticari veya serbest meslek kazancı sebebiyle gelir vergisi mükellefi olan veya vergiden muaf olmakla birlikte Esnaf ve Sanatkar Siciline kayıtlı bulunan yahut anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi ortağı, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları) aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi kesintisi kaldırılmıştır.
10.02.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan bu düzenlemeler yayımını takip eden ödeme dönemi başından itibaren yürürlüğe girecektir.
Buna göre, 4/a (SSK – hizmet akdiyle çalışanlar), 4/b (Bağ-Kur – kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar) ve 4/c (Emekli Sandığı – kamu görevlileri) kapsamında yaşlılık veya emekli aylığı alanlardan, esnaf olarak çalışmaları sebebiyle aylıklarından SGDP kesintisi yapılanların bu kapsamdaki sigortalılıkları 29.02.2016 tarihi itibariyle sonlandırılacaktır.
Bu çerçevede; 4/a (SSK) ve 4/b (Bağ-Kur) kapsamında yaşlılık aylığı alanların Şubat/2016 dönemindeki çalışmaları sebebiyle tahakkuk edecek Sosyal Güvenlik Destek Primleri Mart/2016 dönemi aylıklarından kesileceğinden, Nisan/2016 döneminde ödenecek aylıklarda SGDP kesintisi yapılmayacaktır. 4/c (Emekli Sandığı) kapsamında emekli aylığı alanların Şubat/2016 dönemindeki çalışmaları sebebiyle tahakkuk eden Sosyal Güvenlik Destek Primleri Şubat/2016 aylıklarından peşin olarak kesildiğinden Mart/2016 dönemi aylıklarından SGDP kesintisi yapılmayacaktır. Ayrıca, Emekli Sandığı kapsamında emekli aylıklarını 3 aylık dönemler itibariyle alanların aylıklarından yersiz olarak kesilen tutarlar, taleplerine gerek bulunmaksızın ilgililerin hesaplarına yatırılacaktır.
VII- SONUÇ
Mülga 506 sayılı Yasa’nın 86. ve Avukatlık Kanunu 186. maddesi birlikte değerlendirildiğinde serbest avukatlık yapanların “Topluluk Sigortasına” girmeleri zorunluydu. Ancak bu zorunluluk uzun vadeli sigorta kolları açısından (malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası) söz konusu olmaktaydı. Kısa vadeli sigorta kolları açısından (iş kazaları ve meslek hastalıkları), (hastalık) ve (analık) ise böyle bir zorunluluk söz konusu değildi.
Ancak 5510 sayılı Kanun’un 106. maddesiyle 19.03.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 186 ilâ 188 ve 191. maddeleri, ayrıca 5510 sayılı Kanun’un topluluk sigortasını düzenleyen 86. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece topluluk sigortası da yürürlükten kaldırılmıştır.
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden itibaren serbest avukatlık yapanlar 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca eksi adıyla Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılmaktadırlar.
Avukatlar hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılmaları durumunda 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca sigortalı sayılacaklardır.
Avukatlık stajı süresinde SSK’ya bildirim yapılması durumunda, yapılan staj geçerliliğini yitirmektedir.
5510 sayılı Kanun’un 30. maddesindeki düzenlemeler çerçevesinde 4/a (SSK – hizmet akdiyle çalışanlar), 4/b (Bağ-Kur – kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar) ve 4/c (Emekli Sandığı – kamu görevlileri) kapsamında yaşlılık veya emekli aylığı alanlardan, esnaf olarak çalışmaların aylıklarından % 10 oranında SGDP kesintisi yapılmaktaydı. Ancak bu kesinti 6663 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır.
* Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi
[1] 5510 sayılı Kanun’un çoğu maddeleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
‘EKREM TAŞBAŞI’